4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1275
Okunma
iniyorsun şehre
geçiyor gözlerinden yol şeritleri
sözlerin kısalıyor
kısık sesinin içinde
bir yağma gibi aşkın belleğinde
bütün çağlar
yeniden hikaye oluyor
nasıldı kara tüller gibi
bu kara orman
nasıl ve kim unutmuştu bizi orada
gece miydi yoksa yağmurlu bir sabah mı
tek tek odalarda
kaybolmak isteyen sen
ölgün bedeninle gökyüzünü
kurtaramayacağını haykırıp duruyordun
duruyordun ve bütün canlılar
duruyordu çevredeki
tanıyordu herkes elindeki
zengin sihri
sonra kara tüller gibi
kara ormanda
sanki şefkatle sanki kinle
unuttular bizi
yolumuzu bulduk sonra
yol bizi buldu
katil ozanlar tanıdık
ellerinde kurbanlarına yazdıkları lanetlerle
düşman düş gördü, hayvanlar kendilerini sularda
tanıdık olduk hep yabancı kalır dediklerimizle
şimdi ayrılıyoruz seninle
bunun için ter akıtıyoruz
manzara bize yetmiyor
dünya içinde..
yıldızları, suyu toprağı paylaşsak
yine de yetmeyecek bize
hayalimde taşıdığım hayal
sırtında taşıdığın yaşlı cüce gibi
içimizde birbirimizin şiddeti
beni bol kırmızılı bir rüyaya
emanet etmen gibi
beni o rüyada unutman gibi
bu rüyanın tabiri yok
ve onu hep görmen gibi
el yordamı adaletsiz
göz başka gözlerle sınırlı
dokunmak kuru, ve kim artık kendisi gibi kokuyor ki..
yakın zaman hileli
şimdi bırakıyoruz birbirimizi
ıslak taşın kokusuyla
kanın akışıyla
kırılgan bir macerayla
sen biliyorsun eli çamurlu çocukların taşıdığı babalığı
uçurum özgürlüğünü, hareketsizliğin gerçeğini biliyorsun
yol aşacaksın, kendini aşacaksın
kolay değil elbet ama
eve vardığında ilk işin
geri dönmek olsun