1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1085
Okunma
Sandviçin arasına giriyor
cızırtılı müzik
yeşil önlük ıslak
kafedeki garson kızın
belinde.
Kadavranın meme ucu
böceğin ağzında
hergele en lezzetli yeri götürüyor
ve ben kafede oturmuş
bacak sergileyen iki kıza bakıyorum
bugün keyifler yerinde anlaşılan
20 numara zımpara dil tarafından
yalanmış gibi gülümsüyorlar.
Çürüme dalında başlıyor
ve düşerken
ve yerde
ve
doğumdan çürük…
Hapishane hücresinde oturuyorsan
suçlu ya da suçsuz
ne farkeder?
Ah biraz yakından görebilseydim o parlak bacakları
yanlarına gidip koklamak geliyor içimden
ve bunun için hapis yatabilirim
izinsiz bacak koklama suçundan!
Hiç izinsiz kokladınız mı?
Kafede bir Matisse tablosu içinde dönüyoruz
gözlerimin tatlısından sunayım size.
Çıplak uzanmış kadına yaklaşmak kadar
başka ne heyecan verir erkeğe!
Çingeneler nerede?
Karanfil nerede?
Donuk orkideler dolaşıyor
sokakta.
Kafede işsizliği unutmak için
bir kadeh içki
ya da bir sandviç yemek bu kadar zor mu?
Elleri büyük kızlar servis yapmaz size burada
işe almadan önce ellerine bakarlar kızların
iştah kapatmıycak minik ellere sahip olmalılar
ve bazen o ellere tutunmak istersiniz
ve ellerinin gerisi gümüş köprü misali
dudaklarım yürümeli o köprüde
ve tam ortasına gelince
atlamalı sonsuza…
İzmir değil burası ya da İstanbul
Deniz yok burada ya da bir boğaz akıntısı
bir kale, dağ manzarası bile yok
bu şehrin lanet küçük bir manzarası bile yok!
Sadece kadınlarımız var
zaten kadınlara düşkünlüğümüz de
hep bu sebepten…