Sana söylemişmiydim dost
uzun zamandır kötüyüm ben
Nereye elimi atsam kurudu sonbaharda düşen yapraklar gibi
düştü yerlere..

Bu gece iyi değilim
gel dost gidelim bir deniz kenarına
masaya gerek yok
gönlümüz gibi darmadağın kumların üstüne kuralım çilingir soframızı
rakımız ay ışığında yıkanan bizim gibi efkarlı
çığlıkları kenarlarını döven deniz köpükleri olsun.
yıldızlar kayana kadar peynir niyetine idare et be dost.

Hani diyorum ya
bazen dibine kadar vurmak lazım hayatın
bu gece dibini bulalım be dost
bakalım neler varmış karanlık çığlıklarımızın gölgelediği diplerde.

Umudu almayalım yanımıza
hep mızıkçılık yapıyor biliyorsun
olmadık zamanda tam ihtiyacımız varken çekip gidiyor.

Ahh kendi gitse iyi
geride özlemleri hasretleri bırakıp da gidiyor
be allahın cezası onlarıda alsana giderken yanına.

Biliyormusun dost
uzun zamandır dertleşmedik seninle
öyle dünya telaşına, geçim telaşına daldık ki
birbirimizin içinde yüzemedik bir türlü
en son hatırladığım kadarıyla
senin içinde boğulmuştuk tam sarhoş olmadan önce.
Gel be dost
bu gecede benim içimde boğulalım en kıyağından.

Demiştim ya sana
hani biri vardı
hani beni severdi ya
hani sende özenirdin ya
hani ne şanslısın demiştin ya
işte ondan bahsedelim biraz
sana ne kadar şanslı olduğuımu anlatmak istiyorum.

Hani şans denen ibne var ya
aslında kaypak bir topaç gibi
tam elini uzatıp tuttum derken dönüp uzaklaşıyor
bir de gülmese ardından tamam diyeceğim de
gülüyor be dost pis, pis gülüyor
ahh işte yalnız bu zoruna gidiyor inan.
Lanet bir uğursuzluk var başımda
sevdiklerimi birer birer toprağa veriyorum
Kimini ölmeden yürekte
kimini sırası gelince...

ah be dost
sevmenin yalan olduğunu bilirdimde
kalleş olanını ilk kez gördüm.
Aldatanlara tamam da
sırtımdan vuranı da affettim de
bir onu
bir onu affedemiyorum be dost.

Omuzunda taşıdığı bensem
şimdi yerlerde sürünen kim.

Özenme bana dost artık
aslında kimseye özenme
hayat denen çember öyle bir şey ki
gidip gidip başladığın noktaya dönüyorsun.


Saat sabahın ışıklarını çalmak üzere
bak denizin bittiği nokta da güneş el sallıyor bize
kalk dost gidelim artık..
Nereye mi?
Bizim gibilerin girip de bir türlü çıkamadığı
yalnızların olmayan sabahına gömülelim
ağlamayı da martılara bırakalım
nasılsa bizim gibi iki garip düşer yakında buraya
bizim çığlıklarımız anlatsın onlara
hikayelerini bildiğimizi..


dünya acılar üzerine kurulmuş dost
bize düşen sağlam bir yürekle yola devam etmek
sen benim arkamı kolla
bende senin
yeter bize..



LAVİNİA