2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1136
Okunma
azizim
köyümün
çocukluğumdaki tüm çalıları çırpıları ahlatları alıçları
ve gün batımında uğuldayan ardıçları
ve bütüm güzel kokuları
rüyalarıma giriyor biliyor musun
nice güzellere abalar yakmışım diğer düvel ellerde
bu hasret,hiçbirine benzemiyor dinliyor musun
gelenlerden
hangi ağaç kesilmiş hangi pınar körleşmiş sual ediyorum
gözlerim parlıyor hayır haberlere
tek bir dalı kurumuşsa çatal eriklerin
tenha yerlerde yağmurlar gibi indiriyorum
türleri değişmiş mi tarla kuşlarının
akortu yerinde mi çalı bülbülü avazlarının
ağustoslarda zor canımızı attığımız
pur taşın içinden kaynayan çeşme
zemherilerde debisi düşmüş mü sularının
büyük ebem
erzak geliniymiş
ağzı mühürlü çuvallar taşırlarmış eğin üstünden aziziye tabyalarına
kınalı ellerini yutmuş sefer-i beraberlik
kazağına girer dinlerdim soğuk yaylalarında
bu kuşak daha ölmedi
ağlama köyüm ağlama
kulağımı çınlatır yaban otlarının tınısı
halt etmiş şu alemin en büyük oratoryosu
çizgi mi çiziyorsun gelincik tarlamın ortasından
bana sordun mu
her derde cefaya geliriz de
toz kondurmayız göreneklerimize hatıralarımıza
çarpışırız ucunda ölüm olsada
anladın mı
masallarımıza dokunma
ilk defa muhatap oluyorum seçici kulla o kadar böcek aldım ve o kadar da seçkiye girdim.Hiçbirinize teşekkür etmedim ve gurur da duymadım.Ama bu şiirime maksatlı olarak böcek vermediniz.Anlaşıldı.
kasım
5.0
100% (4)