12
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
1466
Okunma
vakitsiz çöken bir sıkıntı
Bir şeyler var gördüğüm bu gün
Anlayamadığım kadar şeyler içim de kör düğüm
Var üstüme gelen bir yerler bildiğim
Üst üste büyüyor bu rezil zulüm
burası dünya işte
petrol ocaklarında gökyüzünü sorduğum
rüzgarı satın alıp
gemileri sudan çaldığım
hançerem azgın bir düğüm
suskularım isyan kokan kör düğüm
Allahı asla unutmuyorum
daha çok yasa ve yaşam dediğim için
vakti gelince onu çok dehşet anıyorum
katilden korktuğum
nankörlükten bıktığım
adaletten hak çaldığım
çiçeksiz ve çok milliyetsiz yaşadığım için
insanlığımdan da sürülüyorum
İğreniyorum bu zamanlarda kendimden yine
ve umutla bahar düşerken yüzüme
ellerimi saklıyorum kendimden bile
annem ağlıyor rüyamda bazen
bazen ben gülüyorum sebepsizce anneme
parmağımla çizdiğim o resmin tam ortasında
daldığım bir nehir var ki çok derin çocukluğumda
geri götürmüyor adımlarım beni baba
kirlenemiyorum bir daha çamurlu duvar kıyısın da
bir tv ekranında mahpus çocukluğum
bir sokak meydanında öteki propaganda
o çizgi film gibi yaşıyorum can bul bana
sokak lambaları yanar yığınla
ve söner kanunlar birden sahtekarca
daha çok bozuk bir lira gibi
harcanıyorum bilmem ne marka plakalarda
dedim ya yarışıyoruz korkunç ve aleni toplumca
bir şeyler var geçmişten dil çalıp gelen
göremediğim baktıkça ona
tutamadığım korktukça onu
bir içim şerefe bata çıka rüyamda
bir şeyler var bu gün geçmişi din sandığım
ölüm bak yüzüme ve cennete ağla
bir katli dramdır ellerimi yalayan
ve görüyorum uyanmış uzaklar da uykusuz çok savaşlar var
parasız çatlak tabanlı çocuklar tanrı seviyor
yoksulluk büyüyor duasız gönüller kadar
yok oldukça her can daha çok büyüyor tanrılar
ve sürüyle göçemeyen kanatsız kuşlar
asılır hürriyetin ağzında ıslak bir yasa kadar
öpüşüyorum penceresiz bütün gözlerle orda
seviyorum insanı Allah kadar
bana sen cehennem (lik) sin diyorlar
trenler geçiyor aziz bir şehrin ensesinde
ve kalbimde ölüm heyecanı o korkunç bayrak gürlüyor
ömrümde çocukluğum kokan romanlar var
hiç biri yer değiştirmemiş
çekilmiş gönlere kadar
aşkına el değmemiş sayısız ceylanlar
gibi ölüyorlar durma kop havar
adı yok artık resimli tüm hikayelerin
ve ırk artığı açılımlarla boğuşan hür davanın
geçeceğine de kanmayın
ölüm gel dediğime de bakmayın
ve yaşanmayan o zamanın
tanışamadığım bu yanına
Zorunlu taşınıyorum kavga kavga
kendime öl dedim
takdir ya ölmedim
demokrasiyi ağzıma bastım
tüm kanunları boynumdan astım
fal ağacında düş kırıyorum bu bir rüya
ve çok boğuluyorum sır kusan kâbuslarca
aşkta yetmiyor yaşamaya bu ara
kerameti boş ver sen anlatma artık baba
doğru değildir minareden gürleyen her sala
uyandır şu mezarı da bak istersen bir daha
devrimci bir törendi adın
vakit başı haykırır Allahu ekber
ellerini toplardı yüzümden yeryüzü
Melekleri boğazlardı bütün iyiliklerim
unuturdum artık seni
Mecburen unuturdum cenneti de
ki
Filistin”i de artık anamıyordum
sıradandı şimdi ölüm bana
duamda hep bunu diyordum
alışmıştım isra elli ağlayışlara da
ölmezdi içimde Allah onu da biliyordum
çok güçlü yaşardım
doğmak gibi inanırdım
müşrik-ti tüm uykularım
cansız ve inançsızdım
renksiz bir ağlama duvarı gibiydim
bir nehir süzülürdü üstümden birden
İman gibi dirilirdim
geceler eski tabloyla gömülürdü
bütün vurulmuş kuşlar gibi
ben yine anneme ağlardım
çocuktum
Allahı arardım yağmurlar esince
damla damla zamanı arardım flu bir gözle
rüzgar yağardı parmak uçlarıma
kesilirdim tırnak arası suçlarla
bağışlanmaz bir ceza kan tutardı başımda
rengimi kırmızıdan almıştım oysa
Adem Havva masaldı eski bir Kitabın ağzında
Gördüm yenilmek var her oyun sonunda
yoruldum beni ayağa kaldırma
barış kokmuyor hiçbir rüya
Gel bahara zar at baba
Ağzım kırmızı bir elma
Sen de git Anne
Artık uykuma dokunma
Cennette darbe yok insana
MHD