15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1134
Okunma
“Dünkü varlığım,
Bugünkü yokluğum”
I
Elimde şu yırtık pırtık ağ,
Bakarım ufka doğru ;
Kısarak gözlerimi.
"Ya bereket." deyip
Çıkıp kulübemden
Saldım kayığı;
Geceyle sabahın
Buluştuğu ana.
Konuşur sanki balıklar.
Denizin dalgası ezgilerde,
Ağlar öpüşür sularla.
Kurularak iner derinlere ağ,
Yolculuk, bir bilinmeze...
II
Süzülerek geliyorsun ya,
İster miyim seni götürmek?
Ama...bekleyenin var, gel.
Ne içki masasındaki adama
Ne şu oynak kadına;
İlle şu çocuğa.
Onadır bu çaba,
Bekliyor bak yolumuzu...
III
Sallandı kayık çaresizce,
Yaşam mücadelesiyle .
Gözyaşı dökemeden balıklar,
Döküldüler kıyıya ;
Veda ederek engin sonsuzluğa...
IV
Çocuk el çırptı...
"Yaşasın, yaşasın !..
Babam görse, ah bir görse...
Nasibim bolmuş, dese!
Sağol amca,
Ciddi mi...
Bize mi tuttun bunları? "
İhtiyar, munis bir ifadeyle
Balıkları süzdü gizlice
Ve çocuğun gözlerinde buluştu
Umutla çaresizlik.
Koştu balıkçılar;
Ağlar toplandı,
Kaçanları da attılar kovaya.
Yoktu kaçış,
Hedef kesin.
Tezgâhı doldurdu canlar.
"Taze bunlar...
Taptaze!
Sabahı denizde kıldılar...
Haydi, bitiyor! "
Dualı mıydı tezgah?
Haykırışlar bitmeden tükendi canlar.
V
Kan ter içinde koştu çocuk ,
Unutarak yırtık giysilerini .
Küçücük avcundan büyüktü ,
Canların bedeli liralar.
Kaçaydı umudun kilosu?
VI
Düşündüm derin ;
"Yarın balığa kim için
Çıkayım?" derim.
“Dünkü varlığım,
Bugünkü yokluğum”
Bir eksik, bir fazla
Ne fark eder ki...
Kapadığımda gözümü,
Mal kalmasın ardımda.
Yüreklerde yerim olsun
Başka ne var ki...
SERAP ÖZALTUN