46
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
3586
Okunma

-durduğum yer ölüme bir adım
bir ölünün ardındayım-
doludizgin sana gelirken
tenim benimdi de canım senindi
gökle yeri bir eden azgın bir yağmurda
sel sele karışırken fırtına ve şimşeklerle
şuursuz sana gelirken kayboldum ansızın
adı sanı belirsiz karanlık bir gecede
ellerim çiçekken çelikti kömürbaharlarda
ayaklarım salkım saçak blok beton
kanımdan karanfiller uzattım sana
parçalanmış ak mermere dönüştü
sesimde en kurşuni ton
şarkılar kendileri mikrofon
dudaklarım sıcacık değmek istedi
sislerimde tunç dudaklar öpüştü
en sevgili bakış soğumuş ve metalik
bakır baykuşlar tünemiş gözlerine
çaresizliği bardak bardak doldurup
damarlarıma sana gelirken
ıslak ne kelime sırılsıklamdım
hınçlı sarhoşkanlar dolaştırdı ayaklarımı
ne yaptımsa sana ulaşamadım
ellerimi bağlayanlar da onlardı
dizlerimde güç yoktu
gözlerim kaymıştı.. kançanağıydı
iliklerimde ayazı doluydu ıslaklığın
donuk nakışlı ağıtlarıyla uzak sıcaklığın
homurtulu hıçkırıklar düğümledi
yaşama sevincimin köhneliğine
adını haykırmak istedim de
sesim yerinde yoktu
düşduvarlarım üstüme yıkıldı cansız
içi boşaltılmış beyindim
yükü alınmış yürektim
- ölü değildim-
’aklımı içendi aklımdan geçen
düşlerimde bilenen düşümü biçendi
yüreğimi tüketendi yüreğimde ürettiğim
çaresizliğimdi çare dediklerim
en iyi bildiğim bilmediklerim
unuttuğum ezberlediklerim’
durduğum yer ölüme bir adım
beni başı boş sürükleyen yel
beni karanlıklara gömen el
beni buraya getiren büyü
hem en içli yerinde böler
hem söyletir türküyü
demir adlar arasında
kendi kendine uçan kopmuş bir kanadım
gidecek yolum yok her yanım gurbet
kopmuş bir kanat tahtsız saltanat
bir yere konamadım
bir yığın etim.. güneşsiz bir gün
bilsem çare olduğunu ölümün
durduğum yer ölüme bir adım
yaşama hülyasında..
MGA