1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1490
Okunma
ANKARA.
Belaya, müsubete ve günaha sabrın kalmadığı yer
Hava bulut bulut, Rüzgar sarhoş, bir şeyler var eksik
Kasvet mi kasvet, bulanık kainat bütün yollar kesik
Sabahın bilmem kaçıncı saati, bir sala; belli ölen var
Ankara; kara kış, muzdarip, ağlamaklı , tarumar.
Kaçıncı saymadım; hatıraları yaktığın, yıktığın yerdeyiz
Balkonda güvercin çırpınıyor kanadı kırık, uçmak derdi
Çırpınıyor, yakarış içinde, belki de dua ediyor şimdi
Sala bitti, güvercin öldü, ben boğuluyorum her yer deniz
Ankara; yas havasında, başka ümitlerde söndü, karamsar
Neden sonra sessizliği bozan bir ses bölüyor sabahı
İsyan isyan, sükutu yararcasına derin bir haykırış
Sarhoş, gecelerin kadını, belli onun da içinde karakış
Kadere inanıyor, belki de adı kader? Çilesi az olmamalı?..
Ankara yine umarsız; nereden bilsin bunu kader…
Neden sonra güneşi görüyorum, cılız bir ışık gibi
Sana benziyor, gülüşünün sahte olması gibi, riyakar
Yalancı ışığı, aldatıyor, hava soğuk; dışarıda kar
Bir telaş göze çarpıyor yan komşuda, koşuşturmalar
Bebekleri olacakmış, bir can daha merhaba diyecek
Ankara serzenişte, Ankara da doğmak istiyor yeniden.
ALİ BEKTAŞ 15.03.2013 NİŞANTAŞI/İSTANBUL
5.0
100% (2)