6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1333
Okunma
- anama ve babama -
bir evcik büyükdere’sinde istanbul’un
tek odası – mutfağı
zeytinyağı damla damla eksilirken şişeden
tencereciğinde kaynatıp anam
kapağında yermiş babamla yemeğini
maaş altmış türk lirası – kira on beş
yıl bin dokuz yüz kırk beş
cılız – kansız bir kadın / anam
iki buçuk yıl arayla iki çocuk doğuruyordu
yoksulluk var ya / ah o yoksulluk
yaşanılası yarınlarını anamın - tam yirmi yıl
habire yataklara boğuyordu
bir evcik büyükdere’sinde istanbul’un
tek odası – mutfağı
geceler birtürlü geçmek bilmiyor
anam inim inim inliyormuş
karşı villada oysa
özel giysileriyle gezdiriliyormuş itler
ve bilmem nerelerinden seviliyormuş
ben de patika yollarında köyümün
altın kumsalında
tüm çocuklar gibi gerçekten uzak
donsuz koşuyor oynuyormuşum
yanık öksüzlüğümle anamdan ırak
ve sözde büyüyormuşum
şimdi gerçekler
bir bir dökülüyor uslarımıza
umut yıkıyor setlerini
yavaş yavaş da olsa kardeşim
kimi kin – kimi nefretle de olsa kardeşim
şimdi dün çözülüyor
tüm buzullarıyla yoksulluğa
bir evcik büyükdere’sinde istanbul’un
tek odası – mutfağı
eşitliğe bakar pencereleri
İhsan TOPÇU
( Yarınsız Sayfaları Yırtıyorum, 40. s. , 1975)