3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
782
Okunma
sadık olmayı bilen bir haziran
ve alçaktan geçebilen fırtınan
sana demir ellerimle dukunmak, asitli teninde çoğalmak varken
bilinen farklarla değişirken
alnında görünen denizde uzanıyoruz
herkes var orada
bizim yaralı çocuklar
ölü balıklar
fena hayvanlar
’biz’ dediğimiz tüm işaretler
kim bakmıyor da biz çoğalıyoruz
kim siliyor el yazılarımızdaki
etli ve dokunaklı anlamı
oysa biz ne büyük parçalardık
tarihten kalan
intikam ve imha bilgisinden
yabancı olmaya hızla koşardık
ağırlığımızın kabulü
kederimizin hafifliğiyle kötülüğümüzü eğiyor
çünkü kızıl ve çeşitli olmayı
daha yeni öğreniyoruz
bu kadar çaba nefes almaya
bu kadar uzun uzun konuşmaya
ve bu kadar
fedaya
alışmaya, çoktan alıştı uzayımız
ayaklarımız
esrarlı nöbet gibi
soğuk yıldız duruşu gibi
bulunmaya, korkmaya başlarken
hayal ve marifet aynı kabalıkla
kana karışırken
eve dönmek için geç
dışarıda kalmak sıradan
...