0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1905
Okunma
dışarıda bir eylül bekliyor
açıversem pencereyi
dolduracak her yeri...
sevdiğim...
sevemediğim...
benim tenim bozkır yanığı
diken acısı
sol yanımda kanayan yara
toprak kokusu
böyle susma...
hangi şiir
böyle susar..
yine yabancı bir şehrin
düğün alayları geçiyor üzerimden
yine bilmediğim bir şehrin
hasreti düşüyor bana
seni benden çalıyor
dışarıda bir eylül bekliyor
susuversem
sararacak yaprak
düşecek dalından
sensizliğin çöreklenmiş içime
yutkunsam batar
benim yüreğim sevda yorgunu
eylül sancısı
yağmura yenik yüreğim
yangın sonrası...
yine uzak bir şehrin
umursamaz yanları düşüyor aklıma
ve sen gülüyorken
ve sen oynuyorken
hani mutluydun...
dışarıda bir eylül bekliyor
düşüversem
başlayacak yağmurlar
üşüyecek tenim
böyle susma
hangi devrim türküsü
böyle susar..
oysa ki sonbahardı
hangi aşk var ki
eylül vurgunu olmasın
yağmur beklerken
sel vurmasın...
hüzün, adındır bu zamanlar
dışarıda bir eylül bekliyor
dönüp duruyor
kara bulutları yokluğun
susuz bir yazın ardından
sabırsız bir yağmura dönüyor
inadına büyüyor özlemek
kokun düşüyor çaresiz...
şimdi bir bozkır türküsüdür
sana olan yollar çıkmaz
devrilir bir yağmur zamansız
hangi kaldırıma sığınsam
saçaksız...
dışarıda bir eylül bekliyor
gitme...
gidişin sonudur eylülün...
buğday tarlası
kızılcık ağacı
kenger dikeni
ve yalnızlığım
bozkır…
bir ağustos geçti üstünden
şimdi eylül hüznü
gidişin…
dışarıda bir eylül bekliyor
şimdi daha bir erken düşüyor
gün batımında güneş
şimdi daha bir acıtıyor içimi
ağlayan çocuk
hangi ağacın gölgesinde dursam
sensizlik duruyor
hangi türküyü söylesem
içim acıyor
bu ayrılık içimi yakıyor..
ŞAHBEYİT
FATİH ŞAHİN IŞIK
.