1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1289
Okunma
kadirle karışık settarların
önü reyyan sevdasında
yutkunan sulak arılarda
huzur sandığını devşirme
asiliği tutarken
burhan gecelerde
kapışan tomurcukların
esir kertmelerini
etrafımda heyacan biriktirirken
esirliğim iner hürlüğün
kuruntularında
hazinesi defn ettiren sın/
avım biter aş acısı huzurlu biter
eşk tek başına sırtarken
rey veren tek kalem kalmaz
dev aynasında
derinliğin dalgasında
aklımın kurudu
kut sıkıntısı içndeyken
seslendim rabbime
çalınan aksadırlarımdan
atarken kendimi
kelimelerim
kendi cebimde
esaretin bedelini
rüzgar kılığında
taşlar kafirliğimi
ecrin katmerinden
ararırken karardan
üşünen üşengeçliklerimi
gönderiyorum kıyafetsiz
’dede zamanında kahve mi vardı’
bade çeşmesinin önünde dururken kedicik
kanatlı rüzgarımdan devşirdiğin sözler
bir erin mektubunu
kanunu’nin arabasında seyredaldım
galip gelen galiyanlar
deli deliyi sever derken
benim anahtarımı kalbimin baloncuklarında
yazılan kalemin dev aynasını kıran kalem
kırılmışlığımın durağının noktası
yunus tapancı...
5.0
100% (1)