1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1068
Okunma
ekber selim/ininde ufukların
hiçliğim rahmetin kolunda görünür
i_benim
ben şimdi iliyorum beni ıslık çalan
yüreğinin tırs akması
yazar kırılmasında yazdan burhanlar
öp birikintilerine gülücükler estirirdik
beraberliğinde bir macın çığlıklarında yüzüyordum
yokluğunda deliliklerimizin fermuarı açıkken
aşkın kadehinden sarabımızı içerdik
kendimizi rahmetin
rahnmanın
bulutlarında sevişirken görürdük
sarılmış sarı lalelerin
ballarını içerken
sevinçlerin reva tozlukları arasında
biriktirdiğimiz çetinel
kırmızılıkları arasında
terbiye edilmiş solukllarımızı bırakırdık
atılgan huzurun
koruluklarında andan yürüyen
beliren serpilmiş taşların
uçurum alırken
ötür rehavetinde durduman
çirkinsin
çırılçıplak güzelliklerin
kalbini susamış teneffüs esinine
elbisesinin yürüyüşleri bir kırıt/at
belki bu yüzden
dolunay gecelerinde
odun hengameler
göğsünün gök yerlerinde
yumuşak helezanlar
pençik atılan gagaların
otlanmış taraflarını
şimdi beşikten indiğini gördüm
göl kıyısından beyin ensesini yalarken
aralığında beyaz bulutlar
sanki bir merhem sürerdi yaralarımıza
aralıklarla calışırken
’çak’tın çakmaklarıma
uzun esirliklerin
değiştirdiğin gölgeliklerinde
önlüklerim yoktu mesela
gözde bir yılanın yorulan yosun temkini kadar
ifrat hatırların suizan heveslerine heceyken
nur yağışlarına kucak katardık
yâr demlerimizde
denizim san/dalının öbür masivası
ışıldayan gözlerin
sonra işte
yani..
deliliğimin şurubunu aşkın kanatlarına
ellerimin sevdasını utangaclarımda
küllüklerinde kekeleme yaralayan
kargaların muhazzer enitörü
aşina maliyetlerinin sevdası
ihracaat hibelerine gemi
ziraat kuşlarını tekzipleyen veda tükürüğü
lâm/ek/an...
doğduğum yerleri
ambarlayan
amade hazlarına huzur biçen (y)er’de..
yunus tapancı.