Beynimin kıvrımları, beni sana bağlayan,
Dimağımdan alıyor, azalarım emir’i,
Aralıksız her mevsim, yüreğimde çağlayan,
Lavların şelalesi, damarlarım nehir’i.

Turu-Sina dağında, görmek ile oluşup,
Sair dağında doğup, Nur dağında buluşup,
Okumayı bilmezken, dört kitaptan konuşup,
Bana seni öğretti, Devletinin sefiri.

Ogün bugün kimseye, gönül vermedim hâşâ,
Avuçlarım köz oldu, neyime gerek maşa,
Hayallerden uzakta, gerçeğimle baş başa,
Acıların süslüyor, yaşadığım şehir’i.

Nasıl desem nasılın yok, her fasılda sensin yâr,
Vuslattayken ayrılık, ayrılıkta vuslat var,
Bırakma beni bana, her zerremi sar da sar,
Beka da baki kılsın, aşkın ölüm zehir’i.

Panzehir mi oluyor, çekilen onca acı,
Mademki her şeydesin, her şey başımın tacı,
Hem arada kimse yok, hem arada aracı,
Bombalıyor bağrımı, isimlerin tesiri.

Hangi ipi tuttuysam, senden sana ulaştım,
Cemalini ararken, Celalinle uğraştım,
İçindeki sırları, hayretle görüp şaştım,
Anladım ki her varlık, muradının esiri.

Sevdan ile neşter vurup, yüreğimi yarmadan,
Yaralının yarasını, ellerinle sarmadan,
Yolda eğlenmek haram, nihayete varmadan
Ölsem bile gam değil, sen olunca ecir’i.

24.01.2013…Mustafa Yaralı