8
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1105
Okunma

Masada kalmış tozlu resmine nişan aldı az evvel,
Ömrümü çürütmeye başlayan ağrılı yalnızlık…
Kalemi şerefine kullandım bu gece
Yanında üç yudumluk şarabım
Ötesine geçilemeyen bir hüzün
Ve gülemeyen yüzüm..
Kurumuş çiçeğim yağmurdan sırılsıklam
Güneşi görünce canlanacak ümidi
Tavan aralarında saklı anılarımda öyle ya
Nerde görülmüş ölenin dirildiği?
Dolunay bile bir durgun bu gece
Sürgün edilmişcesine bulutların ardına
Zorla verir gibi onca şehrin ışığını
Sarhoşluğa direnen cılız ruhumsa;
Uzanıp almak istiyor aşığı olduğu yıldızını..
Islak kaldırım taşlarında oturur gözlerim
Bu gece neden her şey ıslak ve soğuk?
Anlamı daralıyor soruların ve cevapların
Bu kimbilir kaçıncısı
Yalnız kadeh kaldırışlarımın..
Ve senin;
Göz perdenin ardına attığın çaresizliğimi
Ellerimde ‘sen’ olarak kalmış heveslerimi
Ardından yazıp yazıp sildiklerimi
Bilmediğini biliyorum..
5.0
100% (7)