18
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1508
Okunma

Şimalden vuran ışkın elvanı nadidedir
Yıldızına ay olup eşgale hünkâr oldu
Karanlık patikada varlıktaki didedir
Korku nefiste saygı halime hünkâr oldu
Melun Dünya’da Kral, ledünda bekâr oldu
Düşmemiş çığı ile hantal bir dağ ınık’ta
Kar beyazı kör etti, görüşüm dağınık’ta
Aşısı vurulunca fındıktır dağın ık’ta
Gönlümün Sultân’ına, cemâlim hünkâr oldu
Açılmaz kapıların ardı aşikâr oldu
Fırtına şâhidimdi, yıldırıma göğümde
Seherliği kaçırdım, kaynamış su güğümde
Tatsız tuzsuz aşksızım bağlanmış bir düğümde
Sasık ağızlarda tat hamala hünkâr oldu
Adab-ı Muaşeret edebe vakar oldu
Bir değeri kalmadı, topallıyor sakat ’ar’
Taş yerine gül diye, kamçısı acı atar
Sayı tükenmek üzre kalpler ecele atar
Miskinlik unutulup derhale hünkâr oldu
Mâzinin sarhoşluğu hüzün’e efkâr oldu
Kanı deli o vuslat; köşe bucağı sardı
Yıkılmayan kaleler, içimdeki hisardı
İnsanlığın gereği düşkününe isar dı
Bir damla selâmıyla inzala hünkâr oldu
Yoksulun duaları, bugün ziyankâr oldu
Dide :: göz, (ya da kalp)
Şimal :: kuzey ( şimal yıldızı )
Inık :: şişman, semiz
Dağın :: Çitlenbik ağacı ve meyvesi ( fındık aşılanınca fındık verir bu ağaç )
Ik :: Rüzgâr ve yağmurun etki yapamadığı gizli, kuytu yer
İsar :: elindeki imkanları daha çok ihtiyacı olanlara kullanma, kendinden taviz veripbaşkasını kollama hali...
5.0
100% (20)