0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
992
Okunma
Öfkeliyim kendime, adımlarım sert
Bakışlarımda sessiz matem rüzgarları
Ürkek güvercinler gibi telaşlıydım senin soğuk kaldırımlarında
İdam mahkumuyum sözlerinde
Gardiyanın her gelişinde topuklu ayakkabılarının sesi
Beni mi çağıracak dudakları, seçeceği kelimelerde yaşamım
Dudaklarının sihriyle altını değersiz bakır parçalarına çevirirsin
Hala mı gözlerinin maviliklerine akıyor rüyalarım
Can veriyor şimdi umutlarım çığlık çığlığa
Kaldığı yerden devam diyemiyorum hayata
Bazen erkeklerin kendileri küçülürken yürekleri kocaman olur
Ölü zambaklar yetiştiriyorum sana gövdemin üstünde
Kırılmış kalem, kırık dökük aynalar
Senden başka kaçacak yeri yok bu suçlunun
İdamlık mahkum tutuksuz yargılanır mıydı
Artık özgürsün diyerek insan asılır mı hiç
Son sözler vardır ya ayrılırken söylenen bir sürü yalan
Sahte bir gülücükle son sözler söylenir
Sen ’mutlu ol’ dedin ben bir şey diyemedim
Çünkü ayrılmak istemedim
Sana susarak direnebildim
Mert midir, namert midir?
İnsanı en günahsız yerinden vuran
Sevmeye sebep kalbinden
Derken, ılık bir rüzgar geçti içimden
Söküp götürdü her şeyimi
Sonra beni duvarları olmayan bir odaya götürdüler
Tavanı, tabanı...
Gökyüzü diye bir şey yok burda
Yaşamak yok
Hürriyet yok
Bak !