4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1733
Okunma
tik tak, tik tak...
yalnızlığın duvara yaslanmış halinin sesi bu.
İşte cennet kadar uzak
ve ölüm kadar soğuk halin.
yoksun, yoksun...
sen hiçbir yerdesin.
anılarda bir resimsin.
hayatımın küllenmiş çiçeğisin.
başucumda gülümsemen yalan.
şu çerçevenin içinde yok olup gittin sen.
içim yanıyor
içim ağlıyor
ve artık benden geriye hiçbirşey kalmadı.
bu odanın ikimizinde mezarı
olmaktan başka çeresi var mı? söyle bana.
Kavuşmanın imkansızlığıyle
boğuşurken,
gözlerini mavi
düşlediğim sevgili
sevmemek yok da yetememek var bazen.
işin içinden çıkamamak var.
beyaz dumandan bir düş gibi
saklandığın sigaramdan koparıp içime
alırken seni
sanma ki hiç ağlamıyorum
kırklık bebeğin ağzından
emziğini çeker gibi
kopardılar seni benden
bebek bunu hatırlamaz
ama
ben yine yandığımla kalırım
kirlenmemiş vicdanlarımızla
verdiğimiz sözlerin her hecesi;
şakaklarımda atan nabız gibi
terli yastığıma bulanmış
gözlerine bakmaktan korktuğumu
kalbimin avuçlarında attığını bilmem bilir miydin?
ah sevgilim
yine bilir misin ki benim gözümde
seni kimse hak edemez
umutsuz yarınlarımın ışıltısı
en soylu ruhların bile yanında
kürdan kadar değeri yok...