3
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1223
Okunma
Seyrinde düş büyüten, küçük bir andı ömrüm
Gel gör ki o tabloda, derde boyandı ömrüm
Âşıklık libasını, sabır ile kuşanıp
Bir bıçakla kemiğe, gelip dayandı ömrüm
Saçının sadakası, üç-beş tane tel ile
Gönül iskelesine, hızla bağlandı ömrüm
Hüzne kapı kapayan, kahkahalarla değil
Tüm yol ayrımlarında, zar-zor yaşandı ömrüm
Hükmü çoktan verilmiş, bahtsız bir mum misali
Bir kibrite yaslanıp, yandıkça yandı ömrüm
Yarin gönül bağından, bir çiçek deremezken
Onca hayale dalıp, boşa harcandı ömrüm
İçimdeki boşluğu, duman ile örerken
Minicik bir tablada, odla sınandı ömrüm
Masum bir balıkçının, oltasında can verip
Kimseye yar olmadan, suya vurandı ömrüm
Üstümden akan sular, yatağını buldu da
Ne bir damla ıslandı, ne de uslandı ömrüm
Binlerce kez çektiğim, papatya fallarından
Kim bilir ne ümitle, sona kalandı ömrüm
Yaradan’ın ipiyle, arştan arza uzanan
Hakikat şakulünde, bir düz bir yandı ömrüm
Zannetme ki hüsranım, üç-beş günden ibaret
Doğduğum günden beri, zarar ziyandı ömrüm
Seyrinde düş büyüten, küçük bir andı ömrüm
Gel gör ki o tabloda, derde boyandı ömrüm!
YAVUZ SELİM TOPRAK
5.0
100% (5)