1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
833
Okunma
Her vakit seherlerde ve ay doğarken sürgünlerin yalnızlığında
dapdaracık evren boşluğunda çırpınmaya deli
hiç bilmezdi dünya zamanıyla gün saymayı
geçitsiz tanrısal ufuklara uzanırdı ateş elleri
sancısız taze bir bakıştı o bilinmedi korkuları
yarin dikiş tutmayan sözlerinden nasıl da incindiği
kendini tanımaya başladığı ilk mevsimlerden
sevgisizliğin duyurulduğu sezgilerde
hiç bilinmedi paramparça edildiği benliği
öylesi bir sevda değildi yaşamak istediği ölünesiydi
öylesi bir dert ki şimdi dualarda s/aklıyordu içini
hiç olma tutkusunun önünü perdeleyenlerdi onlar
evet onlar dı aşkın kanadını kıranlar ne çok yalandılar
önce ruh ruha değmeliydi
ses sese
ve ten tene
o nihavent nefeslerde
ölmeliydiler
ama düştü öyküleri kusurlu hecelerden
ve düştüler mahşerin sırat köprülerinden..
Meryem Akyıldız
5.0
100% (1)