37
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
2118
Okunma

karanlıktı yana yakıla aradığım bilinmezlik
vicdan iş başındaydı dur yapma dercesine
elimi yüreğimi uzattığım her ıssızlıkta
bin yıllık hüzün, bir sürü acı çıktı
ah gözümün nuru neydi bu?
ruhumun hikayelerinde kaybettim ana soluklarımı
çocukken çaldığım erikleri
yollarıma taş olup hayatımı işgal ettiler
dallarını ayak uçlarıma serdiğim dallar bile
mezar hazırlığı yapmakta sanırım
ne acayiptir yusuf yüzlüler
zebani kılığında arzı endam etmekte
hep ayrılıklar hep ağıtlar üretti benim yürüyüşlerim
oysa anka kuşunu küllerinde gelmişti
özgürlüğün mihnetsiz duruşu
bilirim ki marifet düşünmek yazmak değilmiş
acıyan yanlarımızı iyileştirmek
ne ihanetler gördük darağacının ilmeğinde
evlat acısı gibi koydu ana yüreklerimize
sırlarımızı verdikte ayyuka çıktı
hal bilmezin çepkeninde
bizden önce geçti gitti, ufuktaki siyah yarınlarına
reyhan kadardı yüreklerimizdeki taze cesetler
tarla kuşları gözlerini kapatmıştı
görmezler artık ceset harmanını
kalplerinde sırlı ayna hepten kırılmıştı
yüzleri yarımdı utanmazlığına
çocuklar karşılamakta yolun sonunda
alacakları çoktu veresiye yazsalar da
öfkeleri sıratda yalınsız beklemekteydi
ellerindeydi mezar tutanaklarının kaydı
marifet değildi kendimi ele verdim
esrik gülüşlü çocuk cesetlerinin varlığına
hala anlam veremediğim bu ikilem neydi
vicdan yaralanmıştı...
son kanamaların üstünü kapatıyordu
toprak kokulu ellerim...
bu son olsun diyordu gök yıldızları
usulca örtün üstümü.
ortalık kan revan,
________________ yıldönümünü yaşarken...
Sermin Çınar/İzmir
şiirime nefes olan Deniz Pınar (bay poesie) yüreğine sağlık...
5.0
100% (42)