0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
868
Okunma
“Vallahi billahi yalanım yoktur”
Diye söze başlayanın konuştuklarının ne kadarı yalandır?
“Doğruyu söyleyenin yemine ihtiyacı yoktur”
Esprisine dikkat eden insan ne kadardır?
Nedense, insanlar hep olmadığını iddia ettikleri gibidir
Sanki varlıklarını gizlemek için sözlerin arkasına gizlenmişlerdir
Doğruluğun, dürüstlüğün, içtenliğin reklama ihtiyacı var mıdır?
Yalın düşüncenin gevezeliğe
Doğru sözlerin genişliğe
Yaşanan hayatın yalana ihtiyacı olmasa gerekir
“Yaşama yansımayan inanç insanın çenesine düşer”
“Yaşamın gereklerini inancına göre yapanların, sözlerin desteğine ihtiyacı yoktur”
“Süslü sözlerin neredeyse hepsi, bir yalanı gizlemek için söylenmiştir”
“Akıl gevezeliklerde sulanır, sessizliklerde bilinçlenir”
“Günümüz çağdaşlığı nasıl anlıyor” Sorunu izlemek gerekir
Yalanla süslenmiş bolca söz, görsellik, çıkar, bireysellik çağdaşlığın felsefesidir
Çağa damgasını vuran dünyevileşmek, sevginin, saygının, paylaşımın katilidir
Eskiden bir söz duvarlardan insana sırıtırdı
“İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadığı gibi inanırlar”
Yalanla, dolanla sulandırılmış
Gevezeliklerle bulandırılmış
Bir hayat eninde sonunda inanç biçimimiz olur
Ve insanlığımız içinde kaybolur
Dünyada insanlık var olduğundan beri
Konuşuyorlar sürekli aynı şeyleri
“İyilik / kötülük
“Doğruluk / yanlışlık”
“Özgürlük / kölelik”
“Adalet / zulüm”
“sevgi / saygı / paylaşım”
Kelimeler üzerine üretilen felsefeler, ideolojiler
Allah’ın insanlığa gönderdiği dinler
İnsanların ürettiği dinler
İnsanın kalbi, dünyevileşmesine karşı direnemedi
İnsan çıkarlarında sözlerin anlamlarını geveledi
Özünden koparak, etrafında dolaşıp kendini yedi bitirdi
Aslında bütün meselenin özü samimiyet idi
İnsan çıkarını samimiyetle özleştirdi
Kim çıkarına göre daha iyi, daha başarılıysa samimi sayıldı
İnsan kendini öven, başarıya götüren her şeye bayıldı
Sonuç ne? Sonuç, üstünler tarafından koyun gibi sayıldı