0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
817
Okunma
Sarı kalem boyarken
bir yerdeki güneşi
ne yön esiyor rüzgar?
Ben ve yatak arasına sıkışmış,
deride çıplak kadınım,
mevsimleri döndüren gözlerin mi?
Yoksa bu boşlukta dönüp duran ben miyim?
Ellerim ucunda
sarkan parmaklar şaşkın
herkes gibi çok defa
ben de bekledim
ölümü
beklenenin aslında ben olduğumu
bilmeden.
Kedi gözünde bir bakış
kötülük, acı, ve yasaların olmadığı
korku ve cezanın olmadığı
bir altın çağ bakışı sanki…
Tüm denizler benden yana
bir devinim haliyle kabaran yürekleri cesur
ve ne zaman deniz görsem
ona ceza verip kırbaçlatan
Pers kralı Serkhes gelir aklıma.
Nerede bu insanlar şimdi?
Savaşlar, ve ölüm bir kadın yaklaşınca unutulan
ağrılar gibi geçici mi?
Soğuk istasyonda bunları düşünürken bir kadın görüyorum,
bir saattir aynı yerde oturmuş bekliyor,
gözlerinde ıslak sabah ışığı
ve yolculuk öncesi ayaklarının bitişik ucunda
yeşil valiziyle orada
yaklaşan sesine bakıyor demirin.
Saat birşeylerin buçuğu
ve tren yine gecikti
Eskişehir Garı soğuk.
5.0
100% (1)