6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1149
Okunma
küçük bir kız çocuğuydum
bütün kız çocukları kadar masum
rengarenk düşlerim vardı...
gökkuşakları kadar mucizevi...
kayboldular...
insan denilen canlıya
et ve kemik giydirdiklerinde
ben, sıramı bekliyordum...
ne zaman gelecek anım...
bilmiyordum...
hevesliydim yaşamaya
deneyecek
öğrenecek
anlayacaktım...
denedim
öğrendim
anladım mı dersiniz?
ete kemiğe
büründüğümden beri
cevabını arıyorum...
bilmiyorum...
kaldı mı bizde o masumiyetten eser?
aynalarda yüzümüze bakıp
sahte gülüşler gönderen kim
tanıyor muyuz?
ne o ağlıyor musunuz?
ağlayın...
yoksa yıkanmıyor
ruhun kiri, pası
hiç bir leke çıkarıcı
gidermiyor...
ürpermekten ellerim
parmaklarım uyuşuyor...
kendimi bulmaya geldiğim dünyada
kaybettim masumiyetimi
büyüdüğümde...
aldılar elimden tertemiz düşlerimi...
an geliyor,
silikleşiyor herşey...
baharlar yetmiyor neşelenmeye
sonhabar yapraklarımı döküyor
hiç değişmeyen mevsimimde...
sibel varol