5
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1500
Okunma
Çöpten bebek
Bir küçük kız gülüşünü unutmuştu
Papatya tarlasında
kâğıda çizdiği çöpten bebeği
ölen minik kedisini yan yana gömdü
eliyle toprağı tümsekleyerek
sessiz mırıl mırıl
bir dua eşliğinde
bir başka gün aynı sıraya
Papatya’dan tacını da
bir daha hiç kır görmedi
görmedi ne ağaç ne yol
tirşe yeşil gözleri
oysa yol özgürlük yol kaçıştı
adına kent dedikleri
ölü sabahlarda ve öğlen üstlerinde
bir tek sevdi ikindileri
okuldan aldığı saatlerde babasını
ve el ele eve dönüşleri
sonra öldü babası da
bu kez evinin çıplak bahçesine
sırayla mezarlar kazıp
bir baba
bir ağaç
bir yol
çizip gömdü derinlere
yan yana gömdü her birini
çocukluğunun mezarlığına
bir çiçek gördü taze
toprak kokulu üzerinde bir mezarın
kokladı Papatya niyetine birini çiçeğin
nasılda hem Papatya
hem de baba kokuyordu buram buram
burnu sarardı
kadife gibi bir sarıyla
hayatı ölü sabahlar
ve öğlen üstleriyle geçip gidiyordu
bir tek sevdi ikindileri
kulaklarında zil sesleri
her gün aynı saatlerde günlerce
bekleyip durdu babasını
bir gün
bir kadın öğretmen çıktı okulun kapısından
bir demet Papatya ellerinde
gördü küçük kızı okşadı gelip başını
mosmor yanaklarını üşümüş
öpmek istedi titreyen bedenini sımsıkı sarıp
büyümüş
öğretmen olmuştu küçük kız
şimdi öğrencileri
ve seviyordu bir tek ikindileri
o küçük kız çıkıyordu her yerde karşısına
demetten alıp bir dal Papatya
uzattı
elleri
sarı
ve titrek
uzattı
gülüşünü Papatya tarlasında unutan kıza
Yüksel Nimet Apel
24/Ocak/2011/Pazartesi/Ankara
5.0
100% (4)