0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1120
Okunma

Çizgilerim yok, uç uç böceğim kanatsız.
Maviliğini kaybetmiş gökyüzü, güneşim evlatlık.
Elma desem de çıkma, ellerimde ölürsün.
Billurlu aylar çok yaktınız içimi,
İçtim topaç çeviren ellerinizi.
İçimin yerli yangınlarına toprak yedirdim.
Ve anneler bilirler bir düz, iki çifti.
Benim kaburgama dizgiler ölüm elmalarını.
Gözlere değdi naslar, kurşun döktürmeli.
Sırmalı aynalar dostum oldu,
Sahabeler, inin aşağı deve üstünden.
Ben kıraçlara alışık değilim.
Çevirin başlarınızı çamaşırcı kadınlar,
Âşıklar tekkesine testi taşınmaz.
Taşırmayın aşure kazanlarınızı,
Terlikleriniz ter mi düz mü?
Uğursuzluğu gömdüm ölü denizlere.
Fıkraların, Hoca’ya selamı var,
Bir bilselerdi Sivrihisar’ı, Aramazlardı musalla taşlarını…
Düğümlü dilbazlar, yetim miçolarım.
Saçlarımı kapama ey adam, haram ayı bugünler.
Yüzükler parmaklarda mı, ayıp edenlerin kılavuzları söyleyin!
Arayın bel ki bulursunuz affı…