39
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
2062
Okunma
“Daha dün annemizin kollarında yaşarken”
Örgülere sığmayan saçlarımız söküldü
İnsan nasıl yaşlanır diye sorup şaşarken
Fındıkkıran mineler yerlerinden döküldü
Bir şimşir ağacına muhtaç kaldı dizimiz
Kalmadı şarkılarda notalarda izimiz.
Afet kırat
Ha bu gün yarın derken geldi geçti seneler
Anılar yüreğimde ne acılar bıraktı
Kırk yıllık bir ömürde neler kaybettim neler
İki damla yaş gibi aktı gözümden aktı
Hayat diye bildiğim kumarmış meğer kumar
Her masada kaybeden bu hayattan ne umar?
Kadir Yıldız
Meal meal okudum hükmünü bulamadım
Bir dilek ağacında asılıyken kaderim
Satırlara yazmıştım uzanıp alamadım
Bahtımda yol vermiyor sensiz şimdi ne derim
İçimde umutlarım yaşamadan giderim
Ödenecek bedelse söyle onu öderim
Bekir Akbulut
Gözlerim dün çocuktu, gerisini görmedi.
Hesap bilmez tüccarım, günüm dünden ziyanda;
Kırk senelik bir ömür sanki kırk gün sürmedi
Geçmişimi aradım anılarda her yanda
Dağda kırda bayırda görünürken izlerim,
Bu gün üç beş adımda tutmaz oldu dizlerim.
Mustafa Usta
Aynalarda yüzümü gözlerimden saklarım
Gördüğüm bu rüyayı bilsem kim hayra yorar
Seviyorum diyerek ben kendimi aklarım
Yürek darağacında maziden hesap sorar
Ne hikmetse bir türlü çözülmedi iplerim
Sırt üstü düştüm dostum baş aşağı diplerim.
Kadir Yıldız
Bezden bebeğim vardı o kız mazide kaldı
Yorgunum takatım yok bitmez acı kederim
Serildim serpildim de aşkın büyüsü aldı
Henüz onsekizinde yazıldı bu kaderim
Günler ah vahla geçti çektiklerim yetmez mi?
Bitsin bunca elemler mutlulukla bitmez mi?
Tülay Aslan
Bestesi ben olmuşum hayat denen ezginin
Ömrüm, hayrat verilen bir kaç mısır danesi;
Ucu kabire çıkar yüzümdeki çizginin,
Sakalıma düşen ak, tükeniş nişanesi.
Tazeliği kalmadı dünyanın artık, bayat
Kırk senenin özeti, üç kelimelik hayat.
Mustafa Sade
Ninnilerle büyüdüm ebemin beşiğinde
Bir su gibi akıp ta geçti gitti seneler
Seyrime doyulmazdı on beşin eşiğinde
Yolu yarılayınca meyve verdi taneler
Dünya nimetlerine bir türlü doyamadım
Kar yağmış saçlarıma inanın boyamadım
Bir selam ver
Yoksuldu yaşantımız, fakir bir aileydik
Güller yetiştirirdik pencerelerimizde
Unutmuştuk gülmeyi, çekilmez bir çileydik
Aç yatardık çoğu kez, üzülmezdik gene de
Bir adam vardı evde, bilmiyorum neyimdi
Annemin çocuğuydum, o benim her şeyimdi…
Bir adam vardı evde, üvey baban dediler
Bir işte çalışmazsam, her gün beni döverdi
Hiç sevmiyordu beni, annemle evliydiler
Her akşam içkiliydi, annemi çok üzerdi
Bir gün büyürsem eğer, dövecektim adamı
Bırakmazdım elinde, alacaktım anamı
Şair Kemal Paracıkoğlu (Kemnur)
Çocuk olamadım ben büyük mü doğdum acep
Koca kızsın dediler bilmem neye kızdılar
İtiraz etmek yoktu büyükler ali cenap
Konuşamazdık böyle kuralları bozdular
Cahillik vardı serde cepler de boştu zaten
Yine de sevgi vardı bizi ayakta tutan
Eksik olan ne varsa tamam mı oldu çoktan
Neden yetmiyor madem şimdi gençlere para
Oğul kız söz dinlemez anlamıyor hiç yoktan
Eşler aşıktı ama niye düştüler dara
Sihir bozuldu eyvah varlar yok olsun çabuk
Düzelecek o zaman kalmayacak tek yamuk
Zeynep Özdemir ( ben de dilciyim)
Nasıl geçti seneler hiç farkında olmadım
Yüzümdeki çizgiler açılardan hatıra
Çocukluğun gençliğim geçti gitti gülmedim
Elli beş yıllık ömrüm sığdı üç beş satıra
Gönlüm hala bir çocuk ruhumdaki özümdür
Kocayan ben değilim aynadaki yüzümdür..
Ben tünele girmeden astım yüzüm aynaya
Daha henüz bebektim hayat etmemişti şok
Yıllar geçti üstünden geldim sonra almaya
Sükutu hayal oldum bıraktığım yüzüm yok
Söyleyin suç bende mi yoksa aynalarda mı?
Bebek yüzüm nerede şimdi hülyalarda mı?
Zaman yaşam tüneli iki kapılı handır
Hayatın labirenti çıkmaz sokağındayım
Geçen zaman değildir geçip giden insandır
Tamda orta yerinde yolun çatağındayım
Geri dönsem olmuyor yürüyorum meçhule
Hayat koydu bizleri nasıl müşkül bir hale..
Hülvani BAŞTUĞ.
Günün dua vaktinde, doğdum aylardan nisan
Asude çığlıklarım, doldurdu dağı taşı
Yörükler çadırında teknemde oldum insan
Dediler her deminde, haddini iyi taşı
Yarık cep düştü pay’a, yaşam yoksuldan sade
Yaş dayandı yetmişe,haydin bana müsade
yok,sul
Çiçek açan ağaçlar sonra meyveye durdu
Meyve ham, meyve olgun ve gün geldi çürüdü
Kara yelden korkmayan yiğit’i meltem vurdu
Geldiği yöne döndü, tam bir hızla yürüdü.
Dallarım kurumakta dökülmekte yapraklar
Kim bilir bilmem nerden çağırıyor topraklar.
Salih Yıldız (Maskosu)
Doğduğum gün bellide öleceğim belirsiz
Bir ömürdür biçilmiş, beşik-mezar arası
Çocukluk, toyluk geçti, acı sondan habersiz
Yaş kemale eriyor şimdi kulluk sırası
Uyan derim kendime, uyandırmadan ölüm
Adi nefsine uyup, etme kendine zulüm
Hüsnü Önder
Beni doğurduğu gün anam koyun sağarmış
Onbeş yaşıma kadar kuzularla dolaştım
Daha çocuk gibiyim bakma saçlar ağarmış
Kırkbeş senedir nice gönüllere ulaştım
İyi dinleyin gençler yaşlıya hor bakmayın
Yaşlanacağım diye kesinlikle korkmayın
Selami Tıraşlar
Çiğim seherde düştü bu toprağın üstüne
Ellerimde oyuncak sakladığım beş taşım
şimdi yağdı dolular dalda bağım kesti ne
Anılar dünde kaldı elliyi geçti yaşım
Bilemezsin o dallar ne tohumlar saçacak
Yumulmuşlar toprağa her baharda açacak
Besti Koç
Daha dün kısa paça pantolonla gezerken
Sanki şimdi dünyayı sırtımda taşıyorum
O zaman top oynayıp çimenleri ezerken
Şimdi dağcı olmuşum engeller aşıyorum
Ama sana yenilmem istediğini dayat
Savaşmaya hazırım, çek kılıcını hayat.
Mustafa Çetiner ( çetiner 07)
Bahçemizde çiçekler, sevgimizle açardı.
Genç kuşakla yaşlılar,aynı evde kalırdı
Güler yüzlü insanlar, mutluluğu saçardı.
Ninnilerle gözümüz uykulara dalardı.
Bir tanesi var iken,diğerini almazdık.
Nefsimizi dizginler,sefahate dalmazdık.
Ülkü Reyhan Ahıska ( Gülperi)
Daha varmadan suya uçup gitti göğe su
Sabah olmadan aldı beni akşam korkusu
Geçti kırk sekiz sene peşte kaldı tortusu
Birkaç tel saçta kalır mı ki çocuk kokusu
İçi çocukluk dolu kaybettim o balonu
Hâlâ saklarım kısa, kırmızı pantolonu...
May
Beyaz doru atların, yelesindeydi dünüm
Nem duvarları akran, mavi olmuştu dostum
Bağırdım gidenlere, hiç duyulmadı ünüm
Yıllar ki acımasız, gamla delindi postum
Çocuk yanım hep çocuk, gençliğim vefasız yar
Son göründü ufukta, ah makber kadim diyar
Frezya
Meraklı bakışların coşkuyla beklediği
Gökyüzünü maviye boyayan bir haberdim
Feleğin itinayla adımı eklediği
Çilekeş dolu, kara listeden bihaberdim.
Doğduğumda ilk işim; gördüğüme ağlamak
Şimdiyse, elemlerle dolup taşıp çağlamak.
Tatlı düşler peşinde doludizgin giderken
Unuttum bu dünyaya gelme amacım neydi?
Ömrümü zorluklara kader kurban ederken
"Ocak tüttürme" aklı belki de bahaneydi.
Bulutlara özendim, kambura yattı felek.
Buruşturup eski bir tambura attı felek.
Mehmet Ziya Dinç ( Şiirlerin ziyası)
Ömür sona varınca, “eyvah!” diyen kullarız
“Keşke vakit olsa,” der; isteriz başa dönmek
Sevapları ateşler, günahları külleriz
Amma çare yok artık; akıbet taşa dönmek
Yaşasan senelerce zamanı tas tas içsen
Doyamazsın dünyaya içip kendinden geçsen .
NİLÜFER SARP ( Nil mavisi)
Bir keten entariyle üç yıl koştum oynadım
Yalın ayacıklara kâh diken, kâh taş değdi
Evim dünyamdı henüz, orda coştum oynadım
Her gece düşlerime kanat değdi, kuş değdi
Tanıyamam kendimi, şimdi bana ne oldu?
O altın saçlarımı azgın ayazlar yoldu.
Cemile Düzgün ( düzgünce)
Mevsim güze dönünce, havalar daha puslu
Şimdiyse özler olduk kızgın güneşli yazı
Koşmaya takatim yok kalbimse şimdi uslu,
Islanırken yağmurda dizlere iner sızı.
Ne yaparım bilemem çarpmazsa soğuk kışta
Bir umut çakış bana; Hakka her el açışta.
İsmail Süklüm
Küçücük evimizde kocaman aileydik
Şimdi büyük evlerde kaldık tek başımıza
Böyle olacağını deseler de bileydik
Yorgun kaşık sallarız sofrada aşımıza
Şimdilerde yaşlandık belimiz bükülüyor
Evlat, torun dünyaya soyumuz ekiliyor
Emine Uysal ( emine 45)
Saymadım seneleri günler uçup da gitti,
Her gelen gün saçıma aklar saçıp da gitti,
Bilemezdim hayatın bir yalan olduğunu,
Koşturup gidiyorken sürenin dolduğunu,
Kervanın katarına götürür ekler beni,
Kim bilir musalla da bir salâ bekler beni.
Dursun Demiray
Baş eğikti sokakta kız bakmaz sağa sola
Ar edep mi değişti yoksa biz mi değiştik
Babamı göremezdim önümden çıksa yola
Bin bir işve naz ile kısmetlerle buluştuk
Geri dönmek isterdim mümkün olsaydı gitmek
Unutmasın bizi Hak ne kötü böyle bitmek
Zeynep Özdemir
İçimdeki ummana sığmazdı dertli başım
Yapışmış üzerime yalnızlığın kisvesi
Umman içte olmazmış ben böyle anlamışım
Ne gidecek ölüm var, ne yaşamak hevesi
Gitsem gidemiyorum, kalsam kalmak ne mümkün
ben gibi viraneye mirastır gönül mülkün.
Seher Emrullahoğlu
Çarptığı yerde kurşun, sessiz yatar hep yıllar
Ne zamana söz geçti ne de şu yollar bitti
Oysa sevgiydi her şey, sarılmalıydı kollar
Çocukluk anılarım akan zamanla gitti
Gitsem gidemiyorum, kalsam kalmak ne mümkün
Ben gibi viraneye mirastır gönül mülkün.
Şükran Ay
Pembe düşler kurarken, kâbuslar erken geldi
Baharda tomurcukken, erkenden soluverdim
Keder yoldaşım oldu, gözyaşım akan seldi
Bu yalancı dünyada, hüzünle doluverdim
Anladım ki su gibi, geçip gidiyor zaman
Ancak Mevlaya kul’ken mutlu oluyor insan
Emine Yılmaz Dereci
Güzel dostluk sevdası katar katar yol alır
Han saraylar geçilir ilerliyor bu kervan
Zengin dağları aşar zelil düz yolda kalır
Mızrabım yerin bulmaz attığım hep karavan
Sıralıdır dertlerim Baş kaldırmam ALLAH ’A
Sabreden murat alır eller kalksın duaya
Ozan Ali
Hayat bindirmiş idi bizi aşk kalyonuna
Görür görmez mest olduk süslü madalyonuna.
Anladık mânâsını türlü hengâmelerin
Avutmakmış maksadı işveli nağmelerin.
İlkbahar, yaz, güz derken geldik yolun sonuna..
Hâk ile yeksân eden o vuslat kanyonuna.
Muhacir Bozkurt
Başlamış ortak şiir yaşamdan kesitlerle
Şairler mazisini mısralarla anlatmış
Bazısı hapseylemiş anıları çitlerle
Bazısı anlatırken yeri göğü inletmiş
Ben de yazmak istedim buraya birkaç satır
Yazdığım bu satırlar bu şiiri anlatır
Fatma Biber
Gece gündüz demeyip koşar adımlar ile
Ömür dediğin yolu bitirdim gözün aydın
Hayatıma kattığın kutsal manayı bile
Her nefes biraz daha yitirdim gözün aydın
Hayat denilen masal, bitti gözümde erken
Bir avuç "ah" bıraktı alay edip giderken
Şeb-i Efzun
“Elim elim epenek elden çıkan topanak”
Tekerleme söylerken tekerimiz kırıldı
Çocuk aklı havada baş açık ayak çıplak
Üstümüze “nane”ler birer birer sarıldı
Yaşamada gözüm yok lanet olsun dünyana
Titrese de vicdanım gireceğim Gayya’na
Orfeo
Ortak şiirimize gönül sesleriyle katkı sağlayan tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ve başarı dileklerimi iletiyorum. Sanırım bu çalışma en çok katılım sağlanan şiir oldu defter tarihinde, forumlar hariç. İsteyen kendi şiirini tamamlayıp sayfasında yayınlayabilir. Hepinize saygı ve selamlar.
Not: tamamlanan üç şiirimiz geldi bile, gerisi de gelecek.
5.0
100% (31)