9
Yorum
10
Beğeni
4,9
Puan
1378
Okunma
/bana güzel bir şey söyle, şiir yazmak istiyorum diyorsun
yüreğine bakıp, öyle güzelsin ki diyorum, gülümsüyorsun/
.....
yağmurun sesi soğuktan kırbaç pencere dışında, içerisi sıcak
dört yanımızdan buğu sarıyor, içimizin sıcaklığından olacak.
İstanbul vapurunu çiziyor buğu üstüne, makamı dalgalı kalem
vapur sarı kuşaklı gelin havası, binelim bu vapura cümle alem,
binelim bizde, iskele kalkmadan…
cümle alem dediğime bakma, sen ve ben ve bir de düşlerimiz
o düşler ki Kaf dağı ardına saklanmış alın yazısı, gerçeğimiz.
,
(birazdan martılar yağacak mı omuzlarımıza, susam susam)
hep beraber biniyoruz, Kaf dağının ardına gideceğimiz vapura
güverte bize emanet bu gece, aldırmak yok yağan yağmura.
üstelik burası, her yönden kesişme noktası, bütün rüzgarların
fısıltılarından anlıyoruz bunu ve sakalımı öpmesinden saçının,
bir de çarpıntı, yürek daralmasından…
çaylar geldi, dumanı dem rengi, ama simit yok yanında ne çare
o dem rengi hasret ki, dumanı deli bir çentik olur yeni hasrete.
,
(“biraz” geçiyor, ne bir martı var gökyüzünde ne de gökyüzü)
derken bir ses geliyor derinden, vapurun kaptanından olmalı
siz neden böyle geç kaldınız diyor bize, bu vapur çoktan kalktı.
o an bir buruk sancı güvertede, hani dokunan olsa ağlayacağız
anlaşılan sabah güneşini gene, ayrı şafaklarda karşılayacağız,
yanarken içimiz, aynı yangınlardan…
mahmuz yemiş yaban atları sanki, bütün çağlayanlar alabora
bu vapur alabora, Kaf dağı saklımız, yeni yağmurlar buğusunda.
.....
/hani şiir yazacaktın diyorum, oysa sen şimdi ağlıyorsun
gözüme bakıp, gözüme mutluluk kaçtı, ondandır diyorsun/
*
ve sonra, yağmur sesinin kırbaç gibi dışardan şakladığı bir gece:
-bitecek mi, hasret sınırında tuttuğumuz bu nöbet?
-dünya yüreklerimizden büyük değil sevgilim, bitecek bir gün, bitecek elbet...
Cevat Çeştepe
5.0
92% (12)
4.0
8% (1)