3
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1291
Okunma
Bu öyle bir gidiştir ki
dönüştür aslına..
Ne kalanın esamesi okunur ne gidenin..
I.
/Gün düşerken gecenin kalbine /
Fısıltı âyinleri yıldızlarda
Şehir gâmsız bakış
Üç beş duânın kırık kanatları
Yâreme dokun ey!
Ağlatma !
nemsiz kalan
dudaklarım hatırına…
II.
bir nidâ /
yarım sızısıyla kopup gelen
küskün nefes/im
/de
âh!
Gölgesini arayan güneş döker geceyi kollarıma
/ uzun uzadıya kararsın diye gözlerim /
Kayıp hikâyenin sürgünü düşer ardım sıra
ben yitikliğimle sarmaş dolaş kuyudayım
…bulunmak için…
III.
Ne bekliyorsun hâlâ?
Bahârın ertesi kışa meyillidir dâim
Git/me/li/sin…
Ayaz kırığı iyileşmez unutma!
Kül yanığı geçmez
Göz düşmesi iz bırakır derinlerde
Kalp üşümesi yaşatmaz
Git /me/li /sin!
IV.
İmbiğinde âşk damıtan elif!
Kamburunda saklı sırrı anlatır mı lâm ?
Ve
‘Lâ !’ deyişime devşirilen efsun,
nun’un bağrındaki noktayı izâh edebilir mi kelâm?
Susun!
Gün düşüyor uzaklaşan ayak seslerine
gidiyor
yokluğu bırakıp isimsiz şehrimin orta yerine…
/Noktası kalbimde kalan o ‘nun’
/.
Nâz Revâ Nur