23
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1341
Okunma
Otağ kurdum yüzünün ortasına
Gelip gidip şerbet içiyorum gözlerinden
Sıyırdım derisini matemin
Altından aşk çıktı.
Kaçak! dedim.
Saçak altlarında durduğundan, dedi.
Çektim perdesini küskünlüğün
Kırılgan bir ışık girdi içeri
Çok tozlanmış gönül penceresi
Sil beni! Dedi.
İki gözüm de meyletti sese
Sonra itaat etti.
(Ah bu geyşa halleriniz!
Kızdırıyor beni.)
Pat! Diye düştü bağrımdan gri.
Taş da ölür müymüş yaslandığı yerde üşüyüp?
Öldü.
Isınıyoruz güneşe vermişiz gibi elimizi
Kaç kat temkin giydiysek çıkarıyoruz üstümüzden.
Ağırmış daramız, çok ağırmış!
Bunca zaman nasıl da taşımışız bilmeden!
Doğrulsun şimdi
Hamallıktan kamburlaşmış sırtımız!
Aşkım,
Bırakalım mı laf ebeliğini?
Doğurtmak bize göre değil
Ne ellerimiz mahir, ne tezcanlılığımız müsait buna
Ki kaç acı doğurduk erkenden
Hepsi sakattı.
Doğ! Dedim ben günüme
Doğ ve müjdele sevinci!
Korkutamaz yüzümü ne yağmur, ne güneş lekesi
-sensizlik kadar-
-sessizlik kadar-
5.0
100% (24)