43
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
3477
Okunma

Yokluğunda;
Üstüne bulaşan pislikleri ayıklıyorum ha bire
Nereleri dolaştın, kimlerin ahları var kim bilir?
Birçok yüreğin kanı bulaşıyor ellerime;
Kırklasam hamamda arlanır mısın?
Bilmiyorum…
Saçların bitli,
Tırnaklarımın arasında “Çıt çıt” sesleri
Kulaklarımda çınlarken,
Usanmadan,
Kaynar sular hazırlıyorum kurna taşına
Saatlerce bekletiyorum; pisliklerin yumuşasın diye
Buharında mayışıp kalıyorsun hamamın…
Göbek taşının aleviyle buluşuyor bedenin
Elimde Sivas’ın kıl kesesi…
En serti de odur ya hani
Oklava oklava çıkarıyorum kirlerini,
Simsiyah biriktikçe önüme
Kızarmış teninde zerre pislik kalmasın;
Tüm gücümle keseliyorum yine
Yorgun düşünce bedenim,
Bol kaynar su boşaltıyorum üstüne…
İçim rahat değil!
Bir de, en keskininden çamaşır suyu…
Biraz beklemelisin arınmak için
Gözlerimle görüyorum aklandığını;
Kurnayı doldurup doldurup boca ediyorum üstüne…
En mis kokulu sabunla köpürttüğüm lifimle,
Ovuyorum son kalan kırıntıları
Paklanıyorsun kırk tas su dökerken bedenine
Bildiğim tüm duaları okuyup, ruhunu da aklıyorum…
İlk gün ki gibi parlıyorsun artık
Bense bitap düşüyorum
Eserimden memnunum ama
Sana; istediğim sana kavuşmanın mutluluğunu yaşıyorum…
Tam her şey düzelip, alışmışken seni sensiz yaşamaya
Ve bendeki seni akladım derken,
“Böyle daha mutluyum” diye karar vermişken hem…
Vurduğun her kıyıda üstüne yapışan pisliklerle,
Ellerinde açtığın yaraların kanları damlarken,
Her ihanetin alnına yazılmış bir vaziyette,
Çalıyorsun yine kapımı umarsızca…
Gelme artık, gelme!
Hiçbir şey eskisi gibi değil,
Sen aynı kıyılarda kal
Ya da yeni kıyılar bul kendine…
Ne olur
Benim yüreğime bırakma pisliklerini
Onca emekle akladığım seni, yine kirletme
Seni bendeki halinle bırak kendi halime…
04.11.2012________________Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
5.0
100% (34)