3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1518
Okunma

ASYA
Asya; saçın beliği iki parça saldırmış
Dudağından akan bal alt dudağı yardırmış
Öfke düşmüş gözüne, dikmiş başını dağa
Dağ imrenmiş Asya nın düştüğü buzul çağa..
Düşündükçe pus indi düştü perde gözüne..
Bir anda hüzmelendi ışık gamlı yüzüne
Bir hayal kuruyordu, Güneş e sır verecek..
Evet ama çok uzak, ya nasıl seslenecek!
Dedi; günün ışığı gayrı bana şavkıma!
Ayrılığa mum yaktım sen gelmedin şarkıma
Yüreğime serin gel,derin derin gerin gel
Takıl yayın ucuna kirpiğime yeğin gel
Aman diliyor Asya, aman diyor, el aman
Toprağa dahi hesap vereceğim bir zaman
Mademki aşk hamurum , yıkılmasın onurum
Özüm çamurdur amma, mayası Haktan nurum..
Sere serpe serildi, hovardaca derildi
Yene kıysa hiç bile; içinde kol verildi..
Gören göze maşallah çektiren bakışları
Aratmadı giderken soğuk kara kışları!
Asya son sözlerinde şunları söylemişti
Doğan güneş batmadan daha doğmam demişti
Gecenin siyahından daha karaydı gözü
Yolu çıkmaza girse, ateşe girmez özü..
Gülmedin hiçbir zaman bilirim doyasıya..
Toprağına alış dur, yum gözlerini ASYA!
Son bir kere daha bak, yat artık şu pusuya
Bu kaylule uykusu, bu yas neyin yası ya ?
Mevsimlerden ayrılık günlerden kara kıştı
Solan güllerle Asya son bir defa bakıştı
Bilirdi gülün aşkı bir mevsimlik değildi
Dökerek yaprağını kaderine eğildi...
Yıllara hayat kattı, hayata yıl katmadı
Tuttu verdiği sözü, yüreğini satmadı
Dedi ki sevdiğine.. AŞKımla ÂŞK ı sına!
Ne sana yar olurum , ne de bir başkasına...
Seher EMRULLAHOĞLU 2..10.2012
5.0
100% (1)