Kalkabilsem oturduğum şu yerden.
Sular gibi akacağım o zaman
İsterseniz graniti getirin.
Limon gibi sıkacağım o zaman

Dönüverse ağız içinde dilim.
Sızlamasa ah şu yaşlanmış belim.
Titremese beden, ayağım, elim.
Artiz gibi bakacağım o zaman.

Saç-sakalım gün be gün kırlamasa.
Göğüslerim ha bire hırlamasa.
Öksürürken dişlerim fırlamasa.
Ne hatunlar takacağım o zaman.

Sağlam olsa karaciğer ve dalak.
Biraz olsun duyabilse şu kulak.
Azrail’den her gün gelmese ulak.
Ne kadehler çakacağım o zaman.

Ah bir bulsam şöyle parayı pulu.
Düzüversem şöyle esvabı, çulu.
Görün bakın koskoca İstanbul’u.
Neron gibi yakacağım o zaman.

Rabbim beni esirgeye, kayıra,
Rüyaları yorabilsem hayıra,
Peşrev çekip şöyle çıksam çayıra.
Pehlivanlar yıkacağım o zaman.

Sızlamasa ne ki varsa kemiğim.
Şıpır şıpır damlamasa sümüğüm.
Zalım felek hep sıkmasa ümüğüm.
Çanına ot tıkacağım o zaman.

Sami der ki yazdım şuraya aha.
Ah bir çıksam gebermeden sabaha.
Neler neler yapacağım ben daha.
Sanmayın ki bıkacağım o zaman.