0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1636
Okunma

’Perçeminin kovuğuna saklanan ihtişamlı geceydi eylül,pencerenin kırık köşesinden içeri sızan,yaralı bir rüzgardı oysa’
Ürkek bir meltem rüzgarıydı karınca yuvasını zedeleyen.
Sarı yapraklar iki dal arasında kalmış,
Sılanın öpücükleriyle uyanıyordu sabaha.
Gecenin koynundan sabote edilmişti
Kundaklara bırakılmıştı.
Sınırları terk edilmişti,mahkumdu .
Mevsimi olmayan bir rüzgardı
Şirazeli soğuk algınlığının başlangıcıydı
Poşusunu yırtmış
Sevimli beklentilerin yamaçlarından bakan isimsiz rüzgardı.
Külü savuran bitlenmiş bir rüzgardı bu
Yörüngesini kaybetmiş dünyalardan gelmişti.
Yorgundu.
Gecenin ikindi vaktiydi.
Sözcüklerin çeperine lüle lüle damlıyordu .
Arşa uzanmış gölgelerin ıslaklığı alıyordu eşgalsiz ütopyaları.
Gözlerin gözlerimden kayan yıldız oluyordu o vakit.
Dilekleri ören çakıl taşlarıyla şans oyununa çıkıyordum.
Pıhtılı mevsimlerin gelmeyen rüzgarıydı bu.
Kirpiklerinden vurulmuş serçe yavrusuydu.
Kemancıdan kopan kusursuz notalardı .
Zamandan alınan
Hukuki bir burukluktu.
Sensiz duran matem rüzgarıydı.
VEYSEL DURMAZ.