Şimdi
geceleri rüyama düşen bir demet anemon,
Ve bu düşüşle yangın yeri kalbim,
Ellerimde
mor renkli anemonlarla kâbusa koşuşum,
Dalgaların üflediği lir sesli rüzgârlarla gelen ayrılık,
Ayrılıkla savrulan küller…
Şarkıların kuytularda bir yerde eş
zamanlı çığlıkları,
Ansızın firar eden gözler,
On iki havari Kudüs’ün kalbine değdi
Ben
ölümü istedim, akşam ezanlarında,
Babil’de memat, Tebriz’de hayat,
Kalbine değdi Kudüs’ün on iki havari…
Ve ellerinde anemonlar, karula yakalı denizciler
Camadan kamçısıyla nur yüzlü âşıklara değen,
Hüma’nın kanatlarında
ölüme uçtular,
On ikisi de hallerinden memnundular…
Abosa!!!
Dişbucak ağacının sert yapraklarında can çekişen
sevdalılar,
Duyun anemonların tazelediğini,
Tatlarında bir farklılık var meyvelerin.
Kalbimin polenlerinde gezdirdiğim kelebeklerin kısa ömürleri.
Ve kıbleme değen uzun zülüflerinin
Kanlı gözyaşlarındaki safilik.
Sepiyolit,
beyazlığını avuçlarıma serp,
Kanlı anemonlarla içimin sahillerine inen,
Duy! Âşıkların ümitsizliğini,
Ellerinde kuru yapraklarla gezen,
Yeşert artık umutsuz
çiçekleri…
Opaktan elbisenle ezip geçme beni…
Kanlı anemonların hayat kaynağı,
Sen duy sesimi…
KEFaret