9
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1168
Okunma
Öyle öldürüyordum ki gözlerimi
her anına bir şiir düşüyor ışıklı alaylı ve gülünç
kandiller yanıp sönüyor burgaçlanıyor gök kuruyor deniz
kuruluyor sessiz kadın buluşmaları iki sözcük arasına
devşiriliyor akşam üzerleri
eve dönerken yakası gömleği sökük babalar ve oğulları
Bu cumartesi ne yapacaksın bizim mahallede
çöpler kediler ve zakkum çiçeklerinden geçip
kalenin yıkık duvarlarında dişil taşlar yığılı
eril olanlarında kumsal bir derinlik
Diyarbakır eskiden beri bizim oralı
avlularda tüneyen hiçbir kuşa yemlik değilim ne yazık
Öyle yaşatıyorum ki gözlerimi
çarşılarından geçip köhne hanlarında soluklandığım
el basımı kitaplarını tek, tek okşayıp küf kokulu bir mahzenin
eğilip su içmiyorum taş tabanlı kilisede
orucum
Mum yakıp yeniden, yeniden söndürsün rüzgarımda bir kız
usul, usul Dicle’nin koynuna salıyorken perçemini
gün varıyor gecesine artık beklenmeyenin
Hiçbir kulacında iz değilim ne yazık
Havş: Kapalı avlu içe dönük hayat-
5.0
100% (19)