Değme dünya değme benim yarama,
Ağlatıp güldüren düş değil misin?
Seni de sevenin elbet var amma,
Vefasız güzele eş değil misin?

Ne baharın belli ne belli yazın,
Kimseyi doyurmaz çoğun ve azın,
Bir türlü bitmiyor sevene nazın,
Eni konu suyla taş değil misin?

Ne sırma saçlısın ne ince belli,
Sanki Senem misin yanağı allı,
Suda resim gibi oynayan dilli,
Havada kanatsız kuş değil misin?

İki kapılısın benzersin hana,
Ne cana acırsın ne de canâna,
Vurup diz çöktürdün nice sultana,
Yollara süzülen yaş değil misin?

Niyetin yolcuyu yoldan çeviren,
Yüzüne gülerken içten kavuran,
Öyle Leyla’sın ki mecnun deviren,
Çeşm-i siyah gibi kaş değil misin?

De yerleşen var mı acep yurduna,
Kimler yanmadı ki senin derdine,
Nasıl inanayım düşüp ardına,
Başa baş eğdiren baş değil misin?

Bir gün el ayağın elbette kurur,
Hakk’ın adaleti yüzüne vurur,
Ciğerin boşalır toprağın çürür,
Hoş gibi görünen boş değil misin?

Nice koç yiğidi toprağa serdin,
Kim güldü üstünde kime ne verdin,
Söyle Makberî’yle nicedir derdin,
Sende benim gibi kış değil misin?

______________________Makberî