5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1376
Okunma
TOPRAK ZAMANI
Güzel Babacığım
Mustafa Evcil ’e
Sert soğuklarda pişirilen
sıcak yemekler gibiydi yaşamın yalanları
birlikte tadına baktık
neler yaşadık kent kuyularında
ateş vurdu sırtımızdan
ezildikçe güzelleştik
işkencesinde düğümlendik yalnızlığın
biricik oğlunu
cevahir ’i düşünüyorsun gittiğin yerde
hissediyorsun
sensizliğin içimi ne çok acıttığını
teninin temizliğinde
derinden seslenişlerinde
rüzgardaki anıların zayıf tesellisinde
sarsılıyorum
dünyama sığmıyor o tatlı tebessümün
hastalıkların pençesinde
acı çekmeyi hak etmemiştin sen
koparıp toza döndüren toprak
neden savunuyorsun ölümün haklılığını ?
SON SALDIRI
Yırtılan sayfaları topluyorum
bir kılıç çiziyor baktığım pencereyi
seni göremiyorum
düşünüyorum gün bitimlerinde
ağlıyorum
sıradan bir yolcu musun sen ?
uzaklaşmamalısın bu gezegenden
kim söyledi savaşların bittiğini ?
ince sözcükler yarat
toprağını uyandır
heykellerine dokun havasız gecelerin .
BİLİNÇ KANAMASI
Geçen her saniye değerli
son güneş patlamalarını çözmeliyim
altlarından ne çok su aktı bu köprülerin
ne geceler yaşandı
varlığın merkezinde yokluğun silah sesleriyle
artan heyecan
ateş gölünde direnişi damlaların
üzülüyorum
hep sözcüleri çıkıyor yaşam zevkinin
varoluş adına çalışıp
coşkuyu sömürgeleştiriyor
son uykularım
yüreğimin müziği
yolumun rüzgarı
yaşamak zorundayım
yakınmadan .
ORMANDA
Tatlı bir yorgunluk
dalıp gidiyorum güneşin battığı saatlerde
her an nefes kesici
bıçak sırtı her şey
iki büyük masa hayal ediyorum
birinin üzerinde anılar
diğerinin üzerinde umutlar
bütün ilkel duyguları yakalayıp
eğitilebilir canlılar gibi
toplama kampına götürme fikri
bu ormanda
benzerini bekliyorum içimdeki fırtınaların
sıcak ağaç gölgelerinde
ne toplumsal çelişki
ne de fiziksel güç gösterisi
anlamlı bir bekleyiş
adım atarsam
tipik kıvılcımların çıkabileceğinden ürküyorum
hareketsiz kalıyorum
aşk buralarda olmalı .
SÜZÜLÜP GİTTİN
Önce ateşler çekildi dünyamdan
sonra gülüşlerin kayboldu
ince seslerin çınlamıyor artık kulağımda
hiç yaşamak istemediğim bir şeydi sensizlik
yaşattın
yaşadım
oysa tutunup kalkabilirdik düştüğümüz uçurumlardan
olmadı
beni hatırlarsan
sahildeki akşam yürüyüşlerinde
avazın çıktığı kadar sus
karşı koyamadığın işkencelerde buharlaşırsa düşlerin
zayıf insanlar gibi sığınma sözcüklere .
UYUŞTURUCU YASASI
İşte ülke , işte yaşam , işte seçenek
toz duman düğümlenmesinde
öyle dediler
öyle oldu
kum saatleri kırık
çelik yığını gibi ağırdı bedenlerimiz .
Yazan ve paylaşan - Claudius
İzinsiz kopyalanamaz - çoğaltılamaz
Copyright
TYRANNOS Edebi Ürünler