1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1014
Okunma

Yoksulların yok sayılan haklarının, meşru müdaafasına...
Ansızın akıllara düşen yaralayıcı bir fikirdim
bir daha asla aynı akılda kalmayacak...
I
işgalci bir gecedeyim;
sustum!
uzun yollarla yarıştım
sınadım sesimi uzaklıklarla
yüzümde şarapnel parçaları
sığmadım gecelere - hecelere
dağlar kadar derin, uçurumlar kadar ıssız
ve yorgundum şairler kadar...
dalıp gidiyorum kederleri ayıklayıp;
hayatın kursağında yoksul anaların sessiz hıçkırıkları
işte bu yüzden sevinçlerim kanıyor, uykularım örseleniyor
çocuklar da büyüyor, ipotekli günlerin kabaran kederlerinde
çocuklar büyüyor, uçurumlar büyüyor
büyümeyi bilmiyor sabrım;
çocukların saf ve masum bakışlarında...
susmayı büyütüyorum, büyüyüp çığlık olacak diye...
suyu, elektiriği kesik evlerde ölüme rehin telef hayatlar;
alnında yaşam kavgasının izlerini taşıyan yorgun babalar
evlerde trajik yalnızlıklar, evlerde yıkım;
evlerde hayatla hesaplaşan ’barut yürekli’ kadınlar!..
II
yollardayım;
özlemlerim büyüdükçe büyüyor yollar;
hayatın kaçınılmaz acılarında
bazıları sokaklarda yastıksız, yorgansız,
bazıları masa başında uzuvlarını kaşımakta;
fikirleri talan!
şarkıları
şiirleri
türküleri
yalan...
ideolojileri
felsefeleri
yalan!
sloganları
pankartları
hukuk kuralları
ortaçağdan kalan!
bazıları her şeyi tekrar ediyor
ve sahtekar sevgilerde samimi özlemleri törpülüyor
hepsinden geriye hiç değişmeyen ve büyüyen yalnızlıklar kalıyor
sonra her şey yerini kesintisiz acılara bırakıyor...
III
bak, ömrünü harcadın da yaşamaya yetmedi
bu açlık, bu ışıksızlık, insansızlık ve insafsızlık yurdunda
sen tutsaksın, bileğinde kelepçeler, belleğin taş duvarların ardında
yaşamın cehennemiyle yüzleştin de, suçluluğun bitmedi...
/ aylardan şubat ve ölümüne soğuk
sen bu şiiri giyin ve her mermiye açık yürekli ol
yoksa sesimizi diri diri sessizliğe gömecekler!../
(Birdal ERDOĞMUŞ)
5.0
100% (1)