1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1667
Okunma
Kesişince anahtar deliğiyle
Ucu bucağı uzayınca göz
Genişleyen ufuklarda rastlaşır akşam kızılla
Kenetlenmiş dişler titreyek yapıştırır dudakları.
Açılır sözcükleri işittikçe
Serçe ağızlarında anahtarlıklar
Halkadan bilezikler iç içe geçmiş tel iplerde/ örülmüş boncuklar
Sol anahtarı müziği boşaltan
Dağılıyorlar geniş bellerde saçak saçak
Gümüşten üzümler uzuyor/ bebek ellerinde çıngırak çalıyor.
Gömerken çömleğini kapağıyla birlikte cimri
Hamur kadar sıcak toprak/ pişiriyor anahtarı
Semanın yumuşak saçlarına sıçrayan
Yumuk balık yüzgeçleri açıyor denizi
Açılıyor ardından köpürerek gemiler…
Koç başlarda hatırası miras anahtarların
Surlar boyunca sokak çocuklarından sakladığımız.
Haramilerin “açıl susam açıl!” dediğinde açılan kapılar/ Masalların.
Tuşlarla tanışmış dönüyor kilitler
Ellerinden tanıyor insanı, kediyi tanıyamasa da patisinden.
Kapının iki dişi arası yutuyor kilidi
“hoş geldiniz!” diyen ses sıçratsa da hırsız memnun halinden
Pencereler çakılıyor altın çivilerle,
Baca delikleri küçülüyor/ sığılmaz
Kapıları duvara döndürüyor “Ayetel Kürsi”
Mazlum birinin kalbinde yanıyor anahtar.
Gaybi kelepçeleri boyunlarında
Yürüyenler var kilitlerine doğru.
Gecede karanlığı açan düşünmek
Korkuları açan anahtardır düşünmek, endişeleri…
Demirden kimlikleri var anahtarların
Yoruluyorlar unutulmaktan, bazen hoşlarına bile gidiyor bu
Açık pencereden içeriye sokuluyor çocuk
Ödül büyük! Kahraman yapacaklar onu…
Gökdelenleştikçe binalar yetişemiyor çocuk/ boyu kısa.
Çilingirler eskitiyor anahtarları.
Saksı ağızlarda çalkalanıyor, saklanıyorlar
Paspasların kabarıyor omuzları.
Parmaklıklara dayanmış mahkûm bakışlarında
Bir kasırgadır ürperten/ değerleri yelliyor rüzgâr
Kilidi kurcalanmış evlerde
Örümcek ağını yırtıyor anahtarlar.
Kabirlerinde anahtar arıyor ölüler
Dokuz kapıya harç olsa da bedenleri
Okunan Yasinleri toplayabilmek maksat
Bozuk parasını düşürmüş çocuk/ iki çelik arasındaki eşiğe
Ne tel tokası yetişiyor ne de annesinin örgü şişi
Sakızsız kalınca anlıyor Kübra, oyun oynanmaz kapılarla.
Uzayan halkalarla gazoz kapakları
Üzerinde ne kadar çok anahtar var
Hepsini kilidin diline uzattı çocuk birer birer
Akşam yalama olduğunu işitti kapının
“Yalama kapı..! Kapı yalama..!”/ şaşırdı.
Bu zamana kadar hiç kapı tatmadığı geldi aklına Sinan’ın
Babasına sordu hemen:”elma şekeri gibi güzel mi tadı?
Patlayan şekerler gibi eğlenceli mi yoksa?
Anahtarlar. Bana şeker vermemek için mi açmadılar kapıyı?”
Bir anahtar oluşmak için
Sahibinin gözünden kaçırıyor uykuyu.
Mushaf ellerde. Parmaklarla açılıyor
Gördükçe yazıları, göz
Çevirdikçe diliyle, dudak
İşittikçe kendini, kulaklar açıyor ayetleri/ karşılayınca göğüsler.
Selamlıyor arş arzı, arz arşı/ düğmelerini ilikliyorlar.
Onların anahtarı tek bir kelime
Dökülüyor ilahi cümleden; buyuruyor Tanrı: “Ol!”
Halime KILIÇ
5.0
100% (1)