1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1199
Okunma

Öylece süzülürken yaprakların arasından bir yağmur damlası
Düştü yüreğimin ortasına kan kırmızı bir ayrılık…
Gül kokuna, gül yüzüne aşina bir gözün bakışlarından
Süzülüyor gidişinin ardında ki ebedi yalnızlık…
Ey ümmetin olmakla şerefli olduğumuz en Sevgili
Ey gönüllerin eşsiz Sultanı!
Hasret kuşlarına gark oldu bıraktığın mahzun baharlar
Misk kokunun firakıyla yandı sinesi toprağın
Güller saklar olduğu rayihasını bülbüllerden…
Mor renkli bir hüzün çökerken gölgesine akşamın
Bulutların eteklerinden dökülür beyaz inciler…
Binlerce duanın arşı titreten sedasının yankısında
Meleklerin kanatlarından duyulur sessiz haykırışlar...
Asr-ı saadetti, senin varlığınla şereflenen zaman
Cahiliyetin dipsiz karanlıkları, nurunla aydınlandı her an…
Anlar bereketlendi dudaklarından dökülen yediveren sözlerinle
Muhabbetinin yağmurlarıyla ıslandı çorak ruhlar…
Nice ruhlar yükseldi mertebesine semanın
Melekler hayran kaldı sevdasına ashabın…
Bir emsalsiz sevdaydı ki bu her dem çağlayan
Bendine sığmayıp sonsuzluğa kavuşan…
Lal olmuştu adının her harfine diller
Ey İki Cihanın güneşi, gül kokulu Nebi!
Binlerce salât-ü selam olsun sana,
Âline ve Ashabına…
5.0
100% (3)