0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1099
Okunma

seni bensiz dolanan bir nehirdir zaman
durgun suların akmayı unutmuşluğunda gizlenen
şu yüzümün tuvaline eklenen koyu karanlık sınırlar
o untulmuşluğun yakamozu
bir ışıltılı şehirsin sen
ben bu şehrin gettosunda susan bir gurbet türküsü
bakma bana, dinleme beni
sen nasıl istersen
peki
ellerimde bir deprem
alnımda soğuk bir sel
dudaklarımda bir çöl
hangi tufanı armağan etmiş bana tanrı
bilmiyorum
senin mevsiminde çiçek açarım ben
şeffaf, arsız , kül rengi
bir avuç gülümseme dök kurumasın köklerim
ben bahçivan değilim dersin
susarım, sana ve sensizliğe
sen öyle olsun buyur
peki
yosunlu bir telaşa batar gözlerim
sensizliğin ayak sesinde duyarım
hasretin en acı ezgisini
sakın bitirme bunu
çıkıp geleyim falan deme
iinadına git, daha daha uzağa
bu benim kabulüm
ses vermiyorum sana de
peki
kör bir ressam ne güzel çizmiş yüreğime seni
ne belirgin böyle
kokun, gülümsemen ve yumuşak sesin
sonra içimdeki güneşle sabitlenmiş gölgen
değil mi ki sen resimde sevmezsin
peki
uzun boylu bir gülün
taçyaprağına düşen çiy tanesinin serinliğini isterim
düşün içindeki düşün bittiği anı vurur saat
ve sen
belkide...
neyse
git dersin
peki
ALİ RIFAT ARKU
08/08/2012
İSTANBUL