9
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
867
Okunma

Göklerde savrulan hallaç pamuğu
Buluttan buluta uçan hüznümsün
Gâhi yazın yağar, gâh güz yağmuru
Yel ile yolunu açan hüznümsün
Dünyanın olduğu ilk günden beri
Döner durur devran, günle seferi
Ateş gömlek giyer aşkın neferi
Göğe yıldırımlar saçan hüznümsün
Sevda yangınıyla tüter bu efkâr
Gahi sıcak poyraz, gâh serin rüzgâr
Gözümden gözüne eriyip akar
Kevser Irmağı’ndan geçen hüznümsün
Gönül ile gözde ateş bengisu
Damarımda kanım, canım dengi su
Yaşamın âhengi, yedi rengi su
Gökyüzünü tuval seçen hüznümsün
Boşluğa üstüste resimler düşer
Hayal meyal olur başımda düşler
Ayrı kalan yârim şimdi ne işler
Beni göğe salıp kaçan hüznümsün
Su yolunda hüzün bulut yumağı
Sarıyor başından dumanlı dağı
İrembağlarında gönül otağı
İpi elimdeyken kaçan hüznümsün
Uçurtmalar gibi uçar geçersin
Gökte nâr çiçeği açar geçersin
Örsünde kâlp döver/biçer geçersin
Yanardağdan küller saçan hüznümsün
İnsan bir can taşır, ömrüyle fani
Handa iki kapı vardı ya hani
’Bir varmış bir yokmuş’ masaldır yani
Yıldız yıldız kayıp geçen hüznümsün
Gökte uçan kuş yer/deki karınca
Yıldızların ötesine varınca
Ateşin sinemi aşkla sarınca
Sonsuzluğa kapı açan hüznümsün
Geceyle gündüzün ışıktır farkı
Ay ile güneşin yok otoparkı
Aşk ile dönüyor evrenin çarkı
Yıldızlarda çiçek açan hüznümsün
Eledim buğdayı, ç/ektim taneyi
Gördüm nar içinde binbir haneyi
Aşkla buldu bu can en şahaneyi
Şahların şahını seçen hüznümsün
Hava toprak su ve ateş içinde
Aşk bir mekân tuttu tel tel saçında
Ne akıl ne fikir kal/dır başında
Aynaları delip geçen hüznümsün
Yüreği dağlıyor gözünün feri
Yüzüne bağlıyor zülfün telleri
’Su gibi aziz ol!’ ey güzel peri
Aşk ile çağlayıp geçen hüznümsün
Aktaş sen de aşkla yele kapıldın
Sevdin de hasretle sele kapıldın
Yıkıldın söküldün yine yapıldın
Her gün yeni dertler açan hüznümsün
Şaban AKTAŞ
Temmuz 2012