2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1214
Okunma
Veresiye veren fahişe kalpler atıyor,
duymuyor musunuz seslerini?
Geçiyorlar kapınızın önünden.
Arabasının sesinden tanır kadın,
kocasının geldiğini.
Ben de tanırım o fahişe kalpleri,
2/4’lük ritmik sesinden.
Denizin yalçın kayada yükseldiği kıyıda,
yada günbatımına paralel
uzanan otoyol kenarında,
genellikle kalabalığın içinde
almıyor musunuz tazeliğin ve masumiyetin
yanık kokusunu?
“Ne yapıyorsun, parmaklıyor musun?” dedi birgün koynumdaki kadın.
“Evet, yavrucuğum. Erkek, ilk gördüğünde kurcalamayı sever.
Genellikle kırar, bozar ve sonrada gider.”
Saçlarını giydirebilirsin, ya ruhunu?
Dudaklarını ve tırnaklarını boyarsın
ya insanlığını?
Merhabayı doğurmak ne kadar zor?
En güçlü halat sevgidir insanları bağlayan.
Harflerim damarlarım,
bitmeyen mürekkebi
kanım…
Beyaz ten üzerinde gidip gelirken
kavra, sımsıkı tut biraz içinde,
sıcak ve ıslak dudaklarından,
aksın kara geceye
sevgi…
Bir yalan daha yakalandığında oltana,
uzakta bir çocuk incinir…
Duymuyor musunuz seslerini?
Geçiyorlar kapınızın önünden,
şıngırdayan kahkahalarıyla.
Geceyi çek üzerine,
açıkta kalmasın ayakların,
ört kulaklarını,
bakın gene geliyorlar
yeşil gözleriyle üzerime,
devinim var devranda,
suda yüzen tahta parçasına
konuyor martı,
karnım denktir çıplak beline,
denizden karaya çıktığım korkunç günü hatırlıyorum,
işte yanımdalar gördünüz mü?
Sesleri anafor misali dönüyor odamda,
heryerdeler
veresiye veren fahişe
kalpler…
5.0
100% (2)