1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
948
Okunma

hazana dönmüş baharlarımı toplayıp
viran olmuş mabedimizin dört duvar enkazına bıraktım
açmadan soldurduğun beyaz güllerimi
bu kasabada her yolun sana çıktığı sen çıkmazına
özleminle yanmış yüreğimi
hiçliğin kimsesizliğimin buz kesmiş ayazına terkettim...
her biri kör kurşun
göz yaşlarımı bu şehrin kaldırım taşlarına döktüm
hüzünler satır başı yaptı
kuru yaprak misali düştü amansız rüzgarların ardına
tunca kesmiş bir eylül akşamında
ufku kızıla boyalı yarınlar adına
bir avuç kan dökülmüş göksunun
serin sularına yakamoz ölüleri arasına
fesleğen kokusuyla düştü ölüm sessizliği ardıma...
susuyor zaman susuyor deli deli esen rüzgarlar
zehir zıkkım vedasız ayrılıklar...
yaşanmamış yılların ahını
yüklüyor günahsız bir eylül akşamına
yorgun şafaklarda
bir damla çiğ tutunuyor dalında solmuş gül yaprağına
perdeler ardında umudu tükenmiş
feri sönmüş gözlerle yorgun yaşlarla
şiirler mi yazılır sanıyorsun
kekeme heceler kifayetsiz artık kelimeler
matem esvaplarını kuşanmış
kör kütük şarhoş kara zindan geceler
esir düşmüş acımasız zalim yarınlara
dünde kalan boynu bükük hatıralar
gidenler dönmüyor
sensiz yarım kalan diğer yanım kanıyor...
Hasan ODABAŞI
5.0
100% (1)