1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1043
Okunma
Çıngırak sesi gibi
kulağımda
otogar-ssk yönüne giden
tramvayın gürültüsü…
Porsuğun lensidir
gri gökyüzü altında
ince buz…
Ot kokusu düşer
karanlık köşeye…
Sisli sabahta
tramvay durağından
at arabası geçer.
Nerede bunu çizecek
yetenekli ressam?
Odun pazarı evleri gibi renkli
rüyalar görür
Doktorlar caddesindeki
bankta oturan
heykel…
Bir cuma akşamı trafiğinde
yaşlanmayan insanlar şehrinde
yürürken
ölüm akla düşmez…
Adalara yürüyerek gidebildiğin tek yerdir…
Sıcak evin soğuk kapısıdır…
Kalın palto içinde
ince bedenler,
yürür,
ezerek taze karları…
İlk dersi kaçırma endişesi
yazılıkaya gibi
büyüyen gözleriyle
hızlı ve rahat görünerek geçerler
yanından…
Bir daha asla
olamıycağın bir yerde
bükülen zaman
geleceğe,
mevsimin ilk karı
ilk kadını
ilk yalanı
ilk harcı
ilk dersi
ilk bursu
mevsimin en güzel günü
düşen kar taneleriyle karşılıklı
içilen sigara eşliğinde…
Kırmızı tuğladan cennet,
yılbaşında süslenen çam ağacı,
yokuş aşağı yürürken
çıkış kapısına
Yunus Emre sesi kulaklarda
“Bu kapıdan eğri odun bile giremez…”
5.0
100% (1)