16
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1345
Okunma

Yolundaki çukura taş atıp
yanından geçenlere kendini sıçratan akıl,
geçmeyenlerin azarını peşinen hak eder.
Henüz azar işitmeden gülüyor olması, bilgeliğe
özeninin değil, cehaletinin derinliğine işarettir;
çünkü her bilge, cahilin bilge taklitinden çok daha inandırıcı
cahil takliteri üretir. :(
akıl hür sızılarında
tetikleyip fikri hep ansızın
duygunun yatağına
kutsalını bir ben soyacağım
şimşek ile vaftizleyip kendini
azat ederken ateşe susamışlıktan suyu
ruhun arınacak kirinden ellerinin
yolcusuz yolların çıkışlarında yanında senin
hiç kalacağım
soranların dağından ese ese
cüretin bozkırlarında çoğalan
sence tariflerin tümünün
kalıba dökülen fikir kıvrımlarından
sevdanın niceliğini vuracağım dalga dalga
ömrünün günalmaz kıyılarına
şehir hudutlarında yurtlanan martıların
özgürlüğü uçuk çığlıklarında
benli cevaplar yontarken mavi suskularına
deli dumrul hasat tunurlarında yine
gök ekinlere kardeş duracağım
girdiğin can pazarlarında puştla puştça
kendine kalleşliğin lügatinde
ederin kalacağım
saffına yön çizerken
kurak topraklarında ne çok karınca
temmuz ateşlerinde zillenip
yaşam ağacına sürte sürte derimi
senli çocuklar doğuracağım eylül acılarıma
ocağı tütsün diye kazanılmış hüzünlerimin
dar ağacı fidanları yetirip rahmimde
gül kokuttuğun dikenlerin bağında daima
kendir kalacağım
alnında ak yara
hak edilmişliğinden ibaret beyazı
ciğerlerinde kara
beyazımdan birazı
kuşkunun yelesine kirpiklerinde dokuna dokuna
göz yoran uykularında bazı bazı
aralık olacağım
yorduğun düşlerin ertesinde gür gülüşlerin
kan şahitliğinde vefaya kıydığın söz nikâhlarında
en sevgilinin teninde vuslata yar
soluğunda son bulan her yosma gülüşe
tozlu topraklı diyar
bir ben daha ısmarlıyorken karanlığında
kendine çarpa çarpa tam da yarına
yalnızlıklar eşiğinde yâr
yarın kalacağım