roman tadında bir şiir..ders dolu..hocam tarzınızı değiştirmişsiniz bu sefer ama usta kalem ne yazarsa en güzelini yazıyor..
kutluyorum güzel yüreğinizi saygılarımla..

Bir biriyle bağlantılı bir hikaye türü eseri ,usta kalemlerden okumanın keyfi başka ..sıkılmadan heyecanla okunası ,bir sonraki bölümü iple çekebileceğimiz güzellikte bir sunum yazan yüreğiniz hiç susmasın hocam . saygı ve selamlarımı sunarım.

Yine öykü gibi bir şiir....merakla sonunu getirdim. Kutluyorum Usta. Selamlarımla...

Sen harikasın Süleyman abi,yürekten kutluyorum,memleket çıkmazına iyi bir çomaktı.
Saygılarımla.........

Köyden kente göçenlerin kent yaşamına alışabilene kadar, başlarından geçen ibretlik olayların anlatıldığı sürükleyici çok güzel beyitlerdi.Emeğinize sağlık sevgilerimle.

Olayların birbiriyle bağdaşması,hem ibret vermesi hem tebessüm edilmesi ve akıcı uslubuyla güne yakışacak enfes bir Vega4 ürünüydü.Bu günümüzden farkı, kişiler ve uslüpları sadece.Ama maharet yansıtımında.
Kutlarım.

Bilal aldı götürdü Karaçay deresine,
Söylesem ayıp olur sıktı tam neresine?

Kaynatası mert adam sahip çıktı Birgül’e,
Bebeğe isim için uzlaştılar Songül’e...

Kırılınca kolları yen içinde kalırdı,
Son kararı daima Rıza Baba alırdı.

Bu defa iş bozuldu, karakolluk oldular.
Mahkeme kararıyla hapislere doldular.

Beş yıl yemişti zaten evvela Rıza çıktı.
Çıkmazda davul zurna tören şölen açıktı.

Bilal yedi on dört yıl, affa geldi yarısı,
Çıktı geldi el öptü çok sevindi karısı.

Yıldızı kararınca kabuğuna çekildi
Sustalının üstüne tuzla biber ekildi.

Hükümranlık bitince astı duvara sazı,
Sükunete kavuştu Andırın’ın Çıkmazı...

Tebrik ediyorum hayallerimi canlandırdınız kaleminiz ve yüreğiniz var olsun çok beğendim selamlar.....

Muhteşem!..Ağlanacak hale gülümsettiniz Üstadım.İbret almasını bilene, çok da akıcı olmuş...Umarım çok okuyanı olur ibret alır...Kaleminiz hiç susmasın efendim.Saygılarım sonsuz...

Gelişen ve değişen memleketimin,
bir türlü değiştirilemeyen kaderi...

Şiirinizi beğenerek okudum. Tebrik eder, selam ve saygılarımı sunarım.

Kendimi Türk sinamasından bir film izliyor sandım ne hoş bir anlatım helal olsun hocam .Siz niçin bu tür yazılar yazıp ta film şirketleriyle alakadar olmuyorsunuz çok güzeldi. Saygı ve selamlarımı ve de çokca beğenimi bıraktım sayfanıza

dizelerle muhteşem bir anlatımdı emeğine sağlık salamlarımla

Güzel bir calisma.
Emek vererek naksettiginiz bu güzel eserinizden,
dolayi sizi kutlarim.
Selam ve saygilarimla, esenlikler dilerim...

şehrin keşmekeşliği,beş altı karekter ve olaylar dizisi ile mükemmel anlatılmış...tebrik ediyorum,hayorlı kandiller diliyorum....

yuregınızden satırlara dusenlerı begenıyle okudum yuregınız ve kalemınız daım olsun sevgılerımle

Beceremiyorsun be yurdum insanı şehirli gibi olup yaşamayı, dur yerinde !!! Buralarda bir şey yok.Eskilerde kalmış *Taşın, toprağın altını..* bozmayın iyice düzeni.
Sen en çok havasında büyüdüğün yerlere yakışırsın.Orayı şehirleştir, çalış, çabala.
Efendim mükemmel ve ibretlik bir destan dı kutlarım.
Saygımla.

Üstad bir olay ancak bu derece yalın bir şekilde anlatılabilirdi.
Destan kıvamında, akıcı ve de ibretlik bir eser düşmüş sayfanıza.
Kaleminizi seviyorum vesselam...

Ölenler kalanlar, uzun bir öyküydü, köy yerlerinde olağandı bütün bunlar.
Şimdi de aynı olaylar yaşanıyor mu bilmiyorum.

Selâm ve saygılarımla kutluyorum..

……………………………………………….……………………. Kahraman

Attı, vurdu, devirdi İdris’in üçlüsünü.
Bütün alem tanıdı Rıza’nın güçlüsünü.

Çatışanlar ayrıldı bekçi polis toz duman,
Tam o sıra vuruldu kasığından Kahraman.

Dayanmıyordu yürek acılı narasına,
Lanet olsun bu işin malına parasına...

Rıza talimat verdi: Dağılın şimdi dağa!
Kahraman’ı götürün Sarıyer’deki bağa.

Doktordan uzak durun siz bakın yarasına,
Olmazsa acımayın gözünün karasına...

Ne kadar kanı varmış aktı gitti bitmedi.
Tedaviye çetenin aklı fikri yetmedi.

Dayadılar enseden on dörtlüyü sıktılar!
Dindirdiler sancıyı bir çuvala tıktılar...

Rıza’yı aradılar:Yoktu çare dediler,
Müsait çalılıkta kara yere verdiler...

………………………………………………………………………...... Bahriye

Mafyada racon budur kanı yerde koymazlar.
Kan emer, kan içerler ama, asla doymazlar.

Ararlar Kahraman’ın köylük yerde peşini,
Gidin onlardan önce alın gelin eşini.

Çağırdı Bahriye’yi: Başın sağ olsun dedi.
Kahraman benim için kendi canını verdi.

Bundan gayrı sen benim emanet gelinimsin,
Doymadan yitirdiğim öz kızım Pelin’imsin.

Burası bizim değil, senin kendi evindir.
Hadi göreyim kızım hepimizi sevindir!

Boynu bükük dururdu ulusuna saygıdan,
Dedi: Kızım köydedir söylemedim kaygıdan.

Bir baş işaretiyle birini köye saldı,
Giden kuş oldu uçtu bebeği köyden aldı.

Bahriye’nin gözleri Birgül gelince güldü.
Sarıldı sırılsıklam Kahraman yeni öldü...

…………………………………………………………………............ Birgül

Rıza’nın iki oğlu Birgül’le büyüdüler.
Bahriye’yi adeta ablaları bildiler.

İşler genişledikçe aşiret koştu geldi,
Kimi haraca baktı, kimi postları deldi…

Tahsilatı toplayan, Cuma adam azmanı,
Deli Dumrul af etsin tam bu işin uzmanı.

Boş dönmezdi esnaftan dinlemezdi mazeret,
Görününce ortada sanki kokar kazurat.

Birgül de boylu boslu gösterişli kız oldu.
Kalça gerdan yerinde göğüsler de tombuldu.

Takmıştı kafasına Cuma Birgül’ü çoktan,
Eve her gelişinde mıncıklıyordu yoktan.

Yine böyle bir günde işi hepten azıttı.
Çullanırken yavruya betonları kazıttı.

Kenetledi dişini, açmadı çenesini.
Aybaşında fark etti karnında enesini!

……………………………………………………………………....... Cuma/Bilal

Anasına anlattı başına gelenleri,
Sustalı kesin deşer bu işi bilenleri...

Eni konu düşünüp bir yolunu buldular.
Cuma’yı damatlığa uygun aday kıldılar.

Düşündü: Olmaz dedi. Onun sonu Kahraman!
Başı bozuk olsa da Bilal yaşar her zaman...

Davul zurna çalındı, kaynanalar salındı.
Bilal’ e düğün bayram, Birgül evden alındı...

Yedi aylık doğurdu baktılar simasına,
Bu ne benzerlik ayol! Rıza’nın Cuma’sına?

Hık demiş düşmüş gibi gözü, burnu, kaşları,
Andırın Çıkmazı’nın sarsılırken taşları...

Rıza çağırdı sordu: Sen ne ara hık dedin?
Hem bağırdı hem vurdu. Namusuma gık dedin.

Maişet duvarına pisleyenin sonunu,
Göreceksin mendebur indirince donunu.

………………………………………………………………………….....Sustalı

Bilal aldı götürdü Karaçay deresine,
Söylesem ayıp olur sıktı tam neresine?

Kaynatası mert adam sahip çıktı Birgül’e,
Bebeğe isim için uzlaştılar Songül’e...

Kırılınca kolları yen içinde kalırdı,
Son kararı daima Rıza Baba alırdı.

Bu defa iş bozuldu, karakolluk oldular.
Mahkeme kararıyla hapislere doldular.

Beş yıl yemişti zaten evvela Rıza çıktı.
Çıkmazda davul zurna tören şölen açıktı.

Bilal yedi on dört yıl, affa geldi yarısı,
Çıktı geldi el öptü çok sevindi karısı.

Yıldızı kararınca kabuğuna çekildi
Sustalının üstüne tuzla biber ekildi.

Hükümranlık bitince astı duvara sazı,
Sükunete kavuştu Andırın’ın Çıkmazı...







Süleyman Karaman (vega4)



Sen neymişsin be abi.......
Harika bir anlatım bir hayat hikayesinin şiirleştirilmesini beğeni ile okudum
Kalemin sağlık hocam
saygılar selamlar

Emekle işlenmiş dizelerden oluşan güzel bir şiirdi...

Selâm ve saygılarımla...

Yıldızı kararınca kabuğuna çekildi
Sustalının üstüne tuzla biber ekildi.

Hükümranlık bitince astı duvara sazı,
Sükunete kavuştu Andırın’ın Çıkmazı...


Gönül sesinizi okumak güzeldi.
Kaleminiz var olsun efendim.
Saygılar.

emekti günümüz gerçegiydi
ne dayılıgın ne adamlıgın kalmadı raconu
bir lira için insanlar vuruldu

DERS DOLU MUHTEŞEM BİR HİKAYE GİBİ ANLATMIŞ USTA KUTLAR SEVGİLER SUNARIM...