Sen, Abidin sen!..... Bana mutluluğun resmini çizebilir misin? Çizmek istersen al ilk sipariş benden. Bolca bordo şarabıyla peksimetler alırsın, Böylece sağlanmış olur günlük nafakan Sende artık vazgeç açlıktan sızlanmaktan Huysuz midende her halde uslanmış olur, Vazgeçer nafile zil çalmaktan.
Kurnaz seni; gülersin değimli? Kan kırmızısı bordo şarabını buldun ya, Üstelik pikan cevizli maren biskuleri de caba sı İşte böyle geçip gidiyor Abidin, ömrümüzün nidası Ismarlamasan da olur, kalsın bu akşamın nafakası.
Ne yapsak bu insanlara, ne desek Abidin!.... Hep pohpohladılar bizi, “hoylusunuz – boylusunuz” dediler!.... Ama onlar gelişmek için üzerlerine düşeni yapmadılar Marabalık, ırgatlık sanki onların kaderleriymiş Kulakları hep vahşi kapitalizmin zil sesindeydi, Senin açlığın, benim çığlıklarım duyumlarının ötesindeydi.
KEMAL POLAT
Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sen, Abidin sen!..... Bana mutluluğun resmini çizebilir misin? Çizmek istersen al ilk sipariş benden. Bolca bordo şarabıyla peksimetler alırsın, Böylece sağlanmış olur günlük nafakan Sende artık vazgeç açlıktan sızlanmaktan Huysuz midende her halde uslanmış olur, Vazgeçer nafile zil çalmaktan.
Kurnaz seni; gülersin değimli? Kan kırmızısı bordo şarabını buldun ya, Üstelik pikan cevizli maren biskuleri de caba sı İşte böyle geçip gidiyor Abidin, ömrümüzün nidası Ismarlamasan da olur, kalsın bu akşamın nafakası.
Ne yapsak bu insanlara, ne desek Abidin!.... Hep pohpohladılar bizi, “hoylusunuz – boylusunuz” dediler!.... Ama onlar gelişmek için üzerlerine düşeni yapmadılar Marabalık, ırgatlık sanki onların kaderleriymiş Kulakları hep vahşi kapitalizmin zil sesindeydi, Senin açlığın, benim çığlıklarım duyumlarının ötesindeydi.
KEMAL POLAT.
Hak hukuk ve adaletin olmadığı yerlerde bunlar tabiki olacak çünkü tok açın halinden anlamaz, anlamlı dizeler okuduk şiirini kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.
Çıkar ve menfatın ön planda olduğu günümüzde, kimseler kendinden ödün vermiyor hep karşısından beklentileri olur "Armut piş, gel ağzıma düş dercesine" derin ve düşündüren bir eser, yazdıran yüreğinizi ve usta kaleminizi kutlarım can abim, çokça şiirdi, kaleminiz daim olsun selam ve saygılar...
Kurnaz seni; gülersin değimli? Kan kırmızısı bordo şarabını buldun ya, Üstelik pikan cevizli maren biskuleri de caba sı İşte böyle geçip gidiyor Abidin, ömrümüzün nidası Ismarlamasan da olur, kalsın bu akşamın nafakası.
Ne yapsak bu insanlara, ne desek Abidin!.... Hep pohpohladılar bizi, “hoylusunuz – boylusunuz” dediler!.... Ama onlar gelişmek için üzerlerine düşeni yapmadılar Marabalık, ırgatlık sanki onların kaderleriymiş Kulakları hep vahşi kapitalizmin zil sesindeydi, Senin açlığın, benim çığlıklarım duyumlarının ötesindeydi
Derin düşündüren, okuyana farkındalık sağlayabilen anlamlı mesajlar içeren özel bir eser. İnsaların farkında olmaları, doğru düşünebilmeleri için öncelikle bilinçlenmeleri gerekir.Fakat bilnçlenme için de farkındalık gerekir.Bir kandırmaca, göz boyama ile kana,aldanan o kadar çok sayıda insan var ki.Sadece avuntuları yaşamına hakim kılan ve hala bunun farkına varamayan çoğunluk.Öncelikle bunları aşmak gerekiyor. Yarınlara adım atmak ,sağlam adım atmak için bugünden zemin hazıalamak kaçınılmaz olmalı.Çünkü bizler geçmişin hatalarını,yanlışlarını ve bedelini bugün ödüyoruz.Zincirleme yanlışlar,yanılglar zinciri.Hepsi birbirine eklenmiş halkalar.Geçmiş geçmişte kaldı, bugün ve yarnlara bakmalı desek bile,hala hatalar sürmekte.Değişen ne diye düşünmekten alıkoyamıyoruz kendimizi.Farkına varmalı, anlamalı ve düşünmli her birey, her fert.Öylesine yaşamaya alışmış toplum,hasbelkader bugüne geldik,yarına da öylesine gideriz,nasıl olsa zaman geçiyor,nefes alıyoruz ya..bundan aşağısı can sağlığı,hadi bakalım hayırlısı diyerek günleri geçiştirecek,tesadüfleri bekleyecek durumda değiliz artık.Kendi ulus çıkarlarımızı hep arka plana atarak, başka ülkelere yaranmak,ekmeklerine yağ sürmek gibi yanlış uygulamaların sonu bakaım nereye varacak.Ulusca nede bu sıkıntılara maruz kalıyoruz.Her yönden kaosun içinde yaşamak zorunda bırakılıyoruz.Bir yandan kardeşi kardeşe kırdırma oyunlarına neden alet oluyoruz.Ayrıca türlü doğal zenginliklerimiz varken,neden ekonomimiz kalkınamıyor.Çünkü biz kendimiz olamıyoruz,hep başka ülkelerin sesine kulak verip onlar olmaktan çıkamıyoruz.Biz olabilmeliyiz,biz olarak düşünebilmeliyiz.Çünkü o ağzına baktığımız ülkeler kendileri ,kendi çıkarları için dünya ülkelerine hükmediyorlar,kendilerini yaşıyorlar.En büyük güç bizim , dünyada bizim sözmüz geçer düşüncesi ile başka ülkeleri ezme politikası geçmişte de vardı,hala ilerleyen hızla sürmekte onlarda..
Tebrik ederim değerli şair Kemal bey.Yoruma açık, daha detaylı yorumları hakeden yine harika bir şiirdi ve ustacaydı.Nice şiirlerde,nice yorumlarda diliyorum.Geç kalmışlığımın özrü ile,saygı ve selamlrımla efensim.Sağlıcakla..
Çok teşekkür ederim Deniz Kestim Şairim.Ziyaretinizden ve anlamlı yorumunuzdan onur duydum ve yararlandım. Esenlik ve mutluluk dilrklerimle selamlıyorum sizi. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Deniz Kestim Şairim.Ziyaretinizden ve anlamlı yorumunuzdan onur duydum ve yararlandım. Esenlik ve mutluluk dilrklerimle selamlıyorum sizi. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Deniz Kestim Şairim.Ziyaretinizden ve anlamlı yorumunuzdan onur duydum ve yararlandım. Esenlik ve mutluluk dilrklerimle selamlıyorum sizi. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim değerli dost, vefalı duygu insanı HADİYE hanım. değerli ve anlamlı, onurlandıran ziyaretinizi cevaplamakta, bilgisayarlarımda yaşanan sorunlardan dolayı geç kalışımı lütfen bağışlayınız. Tavsiyeniz benim için çok değerlidir, uyacağım ve daha kapsamlı 2. si de gelecek. Çok doğru ve güzel anlamış yorumlamışsınız sağolunuz, gerçekte bu kadar kısa değildir bu şiirin dayandığı temel hikaye. "ALİYE" şiirimi lütfedip okursanız, DİNO ya ilişkin tamamlayıcı başka kesitleri de blabileceksiniz değerli dost. Sizi saygı ve esenlik dileklerimle selamlıyorum değerli şair Hadiye Hanım. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Deniz Kestim Şairim.Ziyaretinizden ve anlamlı yorumunuzdan onur duydum ve yararlandım. Esenlik ve mutluluk dilrklerimle selamlıyorum sizi. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim değerli dost, vefalı duygu insanı HADİYE hanım. değerli ve anlamlı, onurlandıran ziyaretinizi cevaplamakta, bilgisayarlarımda yaşanan sorunlardan dolayı geç kalışımı lütfen bağışlayınız. Tavsiyeniz benim için çok değerlidir, uyacağım ve daha kapsamlı 2. si de gelecek. Çok doğru ve güzel anlamış yorumlamışsınız sağolunuz, gerçekte bu kadar kısa değildir bu şiirin dayandığı temel hikaye. "ALİYE" şiirimi lütfedip okursanız, DİNO ya ilişkin tamamlayıcı başka kesitleri de blabileceksiniz değerli dost. Sizi saygı ve esenlik dileklerimle selamlıyorum değerli şair Hadiye Hanım. Kemal Polat
Ama onlar gelişmek için üzerlerine düşeni yapmadılar Marabalık ırgatlık sanki onların kaderiymiş Kulakları hep vahşi kapitalizmin zil sesindeydi, Senin açlığını benim çığlıklarım duyumlarının ötesindeydi.
Kader deyip çıkıverdiler işin içinden, önce de şimdi de. İşçiler iş kazasında veya ihmalle hayatlarını kaybediyor, suçlu kader.. Vahşi kapitalizm yiyecek insanlar arıyor,sayısız yamyamlarıyla. Sömürdükleri emeklerle, ülkelerle,
Çok teşekkür ederim Nazik GÜLÜNAY dost, geç kalışımı lütfen bağışlayınız. Yorumumu yücelterek pembelerin en güzeline boyamışsınız çok sağaolunuz.Size bu defa H.TATAR a yazdığım cevabi yorumu sunmak zorunda kalıyorum, çünkü hem internette, hem de bilgisayarlarımda anlaşılmaz sorunlar yaşırum. Beni bağşlaacağıızı ve size sunduğum yazıyı ilginç belkide yararlı bulacağınızı umarım. Çok sağolunuz değerli arkadaşım , lütfen sayfamdan ilginizi eksik etmeyiniz, çünkü anlamlı ve güven veren düşüncelerinizden çok yararlanıyorum. sonsuz saygı , esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim sizi. _________________________________________________
. Toplumsal düşünen, insanı seven, hak – hukuk ve adaleti kkollayan, bu topraklarda, bu coğrafyada doğup büyümüş, halkıyla bütünleşerek, bu toprakların gerçek sahipliğini üstlenip göstermiş insanımızı toplumsal ve çağdaş gelişmelere kavuşturmak için çabalayan her insan benim canım ciğerim, göz nurumdur. Bu yaşıma dek hep onları aradım, onlarla güç birliği yaptım, tasayı da mutluluğu da hep onlarla paylaştım. onların düşünce farklılıklarını, ırk ve kimliklerini, asla sorgulamadım. bu vatana, bu topraklara hepsinin birici sınıf insan ve vatandaşlık bağlarıyla bağlı olduğunu düşünüp savundum. Evet değerli dost bir insan topluluğunun, onurlu bir dünya devleti olabilmesi, emperyalist güçlerin etki alanının dışında kalabilmesi , tüm insanlarının birbirlerini koşulsuz sevip, yaşadıkları coğrafyayı vatan kabul edip malsınmaları, canları pahasına korumaları ile ancak mümkündür.
Maalesef bu güzel ve mutlaka gerçekleşmesi umut edilen düşüncelerimizin dışında çok çelişkili ve üzücü kaos fırtınaları da estirildi cennet vatanımızda. Bunda sıradan hiç bir insanımızı kasıtlı ve amaçlı katkı ve paylarının olduğu kolay – kolay düşünülemez. Çünkü küresel bir sömürü makinesinin çarkları arasında maalesef ülkemiz de dönüp durmaktan kendini kurtaramamıştır. Küresel sömürüye, vahşi kapitalizm hep destek olmuş, toplumları bir sürü gibi gütmüş, boynuna basıp, insanları kul - köle olarak kullanmak için eğitim ve gelişim olanaklarından özellikle, kasıtlı olarak mahrum ve yoksun bırakmıştır. Çünkü eğitimsiz insan korkan, hep bir köşelere saklanmak isteyen, kendisini kullanmak isteyene boyun eğen insandır. Kapitalizm temsilcileri; küresel sömürgenlerin de katkı ve desteği ile; gerçek inancı sahte dincilikle ve bir rant aracı olarak da kullanarak; cesur ve bilinçli çağdaş insanın her toplumda yetişmesini; öne çıkmasını engellemiş, küresel sömürü ve vahşi kapitalizmin egemen bir baskı aracı olarak sürdürülmesini sağlamışlar. Toplumların mücadele etmesi gereken esas derdin bu olması gerekirken, maalesef bizim toplumumuzda dahil olmak üzere birbirlerine düşürülmüş, kardeşlik ve sevgi bağları koparılarak, insanlar birbirlerine kırdırılmışlardır. Her insanın öncelikle, insan hakkını yok sayan bu anlayışa karşı çıkarak dirlik – düzenliği sağlaması, kardeşlik bağlarını, vatan ve yurt sevgisi bilincini bir zorunluluk olarak kabul edip sağlaması gerekir. Hainlerin, demokrasi düşmanlarının, fırsatçıların, faşizm özlemcilerinin, her halukarda olabileceğini de görerek, onlara fırsat vermeden sevgi toplumunu, kendi aralarında güzel ve insani anlayış bağlarını öncelikle bireyler kendi aralarında kurabilmiş olsaydılar, bu gün ülkemizde yaşanmakta olan çok üzücü kaos durumlarının ve olumsuzlukların hiçbirisi yaşanmazdı. En zor, en imkansız şartlarda bile, insan – insan olduğunun, birbirlerini sevmek zorunda olduklarının farkında olmalıdır. “Her şey insanla başlar, her şeyi insan halledip bitirir, sonuca bağlar” kuralını hiçbir insan, hiçbir zaman unutmamalıdır. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Nazik GÜLÜNAY dost, geç kalışımı lütfen bağışlayınız. Yorumumu yücelterek pembelerin en güzeline boyamışsınız çok sağaolunuz.Size bu defa H.TATAR a yazdığım cevabi yorumu sunmak zorunda kalıyorum, çünkü hem internette, hem de bilgisayarlarımda anlaşılmaz sorunlar yaşırum. Beni bağşlaacağıızı ve size sunduğum yazıyı ilginç belkide yararlı bulacağınızı umarım. Çok sağolunuz değerli arkadaşım , lütfen sayfamdan ilginizi eksik etmeyiniz, çünkü anlamlı ve güven veren düşüncelerinizden çok yararlanıyorum. sonsuz saygı , esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim sizi. _________________________________________________
. Toplumsal düşünen, insanı seven, hak – hukuk ve adaleti kkollayan, bu topraklarda, bu coğrafyada doğup büyümüş, halkıyla bütünleşerek, bu toprakların gerçek sahipliğini üstlenip göstermiş insanımızı toplumsal ve çağdaş gelişmelere kavuşturmak için çabalayan her insan benim canım ciğerim, göz nurumdur. Bu yaşıma dek hep onları aradım, onlarla güç birliği yaptım, tasayı da mutluluğu da hep onlarla paylaştım. onların düşünce farklılıklarını, ırk ve kimliklerini, asla sorgulamadım. bu vatana, bu topraklara hepsinin birici sınıf insan ve vatandaşlık bağlarıyla bağlı olduğunu düşünüp savundum. Evet değerli dost bir insan topluluğunun, onurlu bir dünya devleti olabilmesi, emperyalist güçlerin etki alanının dışında kalabilmesi , tüm insanlarının birbirlerini koşulsuz sevip, yaşadıkları coğrafyayı vatan kabul edip malsınmaları, canları pahasına korumaları ile ancak mümkündür.
Maalesef bu güzel ve mutlaka gerçekleşmesi umut edilen düşüncelerimizin dışında çok çelişkili ve üzücü kaos fırtınaları da estirildi cennet vatanımızda. Bunda sıradan hiç bir insanımızı kasıtlı ve amaçlı katkı ve paylarının olduğu kolay – kolay düşünülemez. Çünkü küresel bir sömürü makinesinin çarkları arasında maalesef ülkemiz de dönüp durmaktan kendini kurtaramamıştır. Küresel sömürüye, vahşi kapitalizm hep destek olmuş, toplumları bir sürü gibi gütmüş, boynuna basıp, insanları kul - köle olarak kullanmak için eğitim ve gelişim olanaklarından özellikle, kasıtlı olarak mahrum ve yoksun bırakmıştır. Çünkü eğitimsiz insan korkan, hep bir köşelere saklanmak isteyen, kendisini kullanmak isteyene boyun eğen insandır. Kapitalizm temsilcileri; küresel sömürgenlerin de katkı ve desteği ile; gerçek inancı sahte dincilikle ve bir rant aracı olarak da kullanarak; cesur ve bilinçli çağdaş insanın her toplumda yetişmesini; öne çıkmasını engellemiş, küresel sömürü ve vahşi kapitalizmin egemen bir baskı aracı olarak sürdürülmesini sağlamışlar. Toplumların mücadele etmesi gereken esas derdin bu olması gerekirken, maalesef bizim toplumumuzda dahil olmak üzere birbirlerine düşürülmüş, kardeşlik ve sevgi bağları koparılarak, insanlar birbirlerine kırdırılmışlardır. Her insanın öncelikle, insan hakkını yok sayan bu anlayışa karşı çıkarak dirlik – düzenliği sağlaması, kardeşlik bağlarını, vatan ve yurt sevgisi bilincini bir zorunluluk olarak kabul edip sağlaması gerekir. Hainlerin, demokrasi düşmanlarının, fırsatçıların, faşizm özlemcilerinin, her halukarda olabileceğini de görerek, onlara fırsat vermeden sevgi toplumunu, kendi aralarında güzel ve insani anlayış bağlarını öncelikle bireyler kendi aralarında kurabilmiş olsaydılar, bu gün ülkemizde yaşanmakta olan çok üzücü kaos durumlarının ve olumsuzlukların hiçbirisi yaşanmazdı. En zor, en imkansız şartlarda bile, insan – insan olduğunun, birbirlerini sevmek zorunda olduklarının farkında olmalıdır. “Her şey insanla başlar, her şeyi insan halledip bitirir, sonuca bağlar” kuralını hiçbir insan, hiçbir zaman unutmamalıdır. Kemal Polat
Sen, Abidin sen!..... Bana mutluluğun resmini çizebilir misin? Çizmek istersen al ilk sipariş benden. Bolca bordo şarabıyla peksimetler alırsın, Böylece sağlanmış olur günlük nafakan Sende artık vazgeç açlıktan sızlanmaktan Huysuz midende her halde uslanmış olur, Vazgeçer nafile zil çalmaktan.
Kurnaz seni; gülersin değimli? Kan kırmızısı bordo şarabını buldun ya, Üstelik pikan cevizli maren biskuleri de caba sı İşte böyle geçip gidiyor Abidin, ömrümüzün nidası Ismarlamasan da olur, kalsın bu akşamın nafakası.
Ne yapsak bu insanlara, ne desek Abidin!.... Hep pohpohladılar bizi, “hoylusunuz – boylusunuz” dediler!.... Ama onlar gelişmek için üzerlerine düşeni yapmadılar Marabalık, ırgatlık sanki onların kaderleriymiş Kulakları hep vahşi kapitalizmin zil sesindeydi, Senin açlığın, benim çığlıklarım duyumlarının ötesindeydi.
KEMAL POLAT
Değerli Can, Güzel Dost Kemal Kardeşim,
Görüşmeyeli epey oldu. Sanma ki, ben sizi unuttum. Bazen şartlar ve beklenmedik sorunlar insanı tar-u mar ediyor. Ama bu <<Mutluluğun Resmi>> şiirin de beni, tar-u mar etti. Bir taraftan mutluluk derken , mutlanmış gibi oluyordum ki, bir de baktım yüreğinizden dökülen ve yüreklerimize kor gibi düşen ifadelerin,gerçekleri ne kadar sarih olarak anlatıyordu. <<Kurnaz seni, gülersin değil mi>> ifaden beni de gülümsetti ama yaralı ve hüzünlü gülümsetti. Dilerim ki, bütün gülümsemeler hep insanlığı, dostluğu, kardeşliği, birlik ve beraberlikleri, sevgiyi, aşkı ve tam bağımsızlıkla, özgürlükleri icra etsin ve mutlulukların, huzurların dolu olduğu, savaşların olmadığı, vahşi emperyalizm ve kapitalizmin olmadığı, <<Yarin yanağından gayrisinin paylaşıldığı>> eşitçe ve sağlıklıca yaşayabileceğimiz bir dünya düzeni kurulmuş olsa...
Dostça sevgilerim, saygılarım ve yoldaşça selamlarımla
Çok teşekkür ederim sayın TATAR. ziyaretiniz ve anlamlı yorumunuz güç kattı çalışmama, onurlandırdı beni. Ben sizi okuyarak takip ediyorum değerli kardeşim. Toplumsal düşünen, insanı seven, hak – hukuk ve adaleti kollayan, bu topraklarda, bu coğrafyada doğup büyümüş, halkıyla bütünleşerek, bu toprakların gerçek sahipliğini üstlenip göstermiş insanımızı toplumsal ve çağdaş gelişmelere kavuşturmak için çabalayan her insan benim canım ciğerim, göz nurumdur. Bu yaşıma dek hep onları aradım, onlarla güç birliği yaptım, tasayı da mutluluğu da hep onlarla paylaştım. onların düşünce farklılıklarını, ırk ve kimliklerini, asla sorgulamadım. bu vatana, bu topraklara hepsinin birici sınıf insan ve vatandaşlık bağlarıyla bağlı olduğunu düşünüp savundum. Evet değerli dost bir insan topluluğunun, onurlu bir dünya devleti olabilmesi, emperyalist güçlerin etki alanının dışında kalabilmesi , tüm insanlarının birbirlerini koşulsuz sevip, yaşadıkları coğrafyayı vatan kabul edip malsınmaları, canları pahasına korumaları ile ancak mümkündür.
Maalesef bu güzel ve mutlaka gerçekleşmesi umut edilen düşüncelerimizin dışında çok çelişkili ve üzücü kaos fırtınaları da estirildi cennet vatanımızda. Bunda sıradan hiç bir insanımızı kasıtlı ve amaçlı katkı ve paylarının olduğu kolay – kolay düşünülemez. Çünkü küresel bir sömürü makinesinin çarkları arasında maalesef ülkemiz de dönüp durmaktan kendini kurtaramamıştır. Küresel sömürüye, vahşi kapitalizm hep destek olmuş, toplumları bir sürü gibi gütmüş, boynuna basıp, insanları kul - köle olarak kullanmak için eğitim ve gelişim olanaklarından özellikle, kasıtlı olarak mahrum ve yoksun bırakmıştır. Çünkü eğitimsiz insan korkan, hep bir köşelere saklanmak isteyen, kendisini kullanmak isteyene boyun eğen insandır. Kapitalizm temsilcileri; küresel sömürgenlerin de katkı ve desteği ile; gerçek inancı sahte dincilikle ve bir rant aracı olarak da kullanarak; cesur ve bilinçli çağdaş insanın her toplumda yetişmesini; öne çıkmasını engellemiş, küresel sömürü ve vahşi kapitalizmin egemen bir baskı aracı olarak sürdürülmesini sağlamışlar. Toplumların mücadele etmesi gereken esas derdin bu olması gerekirken, maalesef bizim toplumumuzda dahil olmak üzere birbirlerine düşürülmüş, kardeşlik ve sevgi bağları koparılarak, insanlar birbirlerine kırdırılmışlardır. Her insanın öncelikle, insan hakkını yok sayan bu anlayışa karşı çıkarak dirlik – düzenliği sağlaması, kardeşlik bağlarını, vatan ve yurt sevgisi bilincini bir zorunluluk olarak kabul edip sağlaması gerekir. Hainlerin, demokrasi düşmanlarının, fırsatçıların, faşizm özlemcilerinin, her halukarda olabileceğini de görerek, onlara fırsat vermeden sevgi toplumunu, kendi aralarında güzel ve insani anlayış bağlarını öncelikle bireyler kendi aralarında kurabilmiş olsaydılar, bu gün ülkemizde yaşanmakta olan çok üzücü kaos durumlarının ve olumsuzlukların hiçbirisi yaşanmazdı. En zor, en imkansız şartlarda bile, insan – insan olduğunun, birbirlerini sevmek zorunda olduklarının farkında olmalıdır. “Her şey insanla başlar, her şeyi insan halledip bitirir, sonuca bağlar” kuralını hiçbir insan, hiçbir zaman unutmamalıdır. Sizi sevgilerimle selamlayıp, esenlik ve mutluluk dileklerimle yadediyorum değerli kardeşim sayın H. TATAR… Kemal Polat (NOT: Cevap yazımın henüz tamamlanmamış, şekliyle size gelmiş olması bir araza sonucu iradem dışında gerçekleşti. Doğrusu budur.Bağışlanmam dileklerimle. K.P.)
Çok eşekkür ederim sayın TATAR. ziyaretiiz ve anlamlı yorumunuz güç kattı çalışmamam, onurlandırdı beni. Ben sizi okuyarak takip ediyorum değerli kardeşim. Toplumsal düşünen, insanı seven, hak - hukuk adaleti kollayan, bu topraklarda, bu coğrafyada doğup büyümüş, halkıyla bütünleşerek, bu toprakların gerçek sahipliğini göstermiş, insanımızı toplumsal ve çağdaş gelişmelere kavuşturmak için çabalayan her insan benim canım ciğerim, göz nurumdur. Bu yaşıma dek hep onları aradım, onlarla güçbirliği yaptım, tasayı da mutluluğu da ep onlarla paylaştım. obların düşünce farklılıklarını, ırk ve kimliklerini, asla sorgulamadım. bu vatana, bu topraklara hepsinin birici sınıf insan ve vatandaşlık bağlarıyla bağlı olduğunu düşünüp savundum. Evet değerli dost bir insan topluluğunun, onurlu bir dünya devleti olabilmesi, emperyalist güçlerin etki alanının dışında kalabilmesi de, tüm insanlarının birbirlerini koşulsuz sevip, yaşadıkları coğrafyayı vatan kabul edip malsınmaları, canları pahasına korumaları ile ancak mümkündür.
Maalesef bu güzel ve mutlaka gerçekleşmesi umutedilen düşüncelerimizin dışında çok çelişkili ve üzücü kaos fırtınlarıda estirildi cennet vatanımızda. Bunda sıradan hiç bir insanımızı kasıtlı ve amaçlı katkı ve paylarının olduğunu düşünmekte kolay değildir. Çünkü küresel bir sömürü makinesinin çarkları arasında maalesef ülkemiz de kendini kurtaramamıştır. Küresel sömürüye vahşi kapitalizm hep destek olmuş, toplumları bir sürü örneği gütmüş, boynuna basıp, insanları kul - köle olarak kullanmak için eğitim ve gelişim olanaklarından özellikle, kasıtlı olarak mahrum ve yoksun bırakmıştır. Çünkü eğitimsiz insan korkan, hep bir köşelere saklanmak isteyen, kendisini kullanmak isteyene boyun eğen insandır. Vahşi kapitalizm temsilcileri; küresel sömürgenlerinde katkı ve desteği ile; sahih inancı sahte dincilik olarak da kullanarak; cesur ve bilinnli çağdaş insanın her toplumda yetişmesini; öe çıkmasını
Çok teşekkür ederim sayın TATAR. ziyaretiniz ve anlamlı yorumunuz güç kattı çalışmama, onurlandırdı beni. Ben sizi okuyarak takip ediyorum değerli kardeşim. Toplumsal düşünen, insanı seven, hak – hukuk ve adaleti kollayan, bu topraklarda, bu coğrafyada doğup büyümüş, halkıyla bütünleşerek, bu toprakların gerçek sahipliğini üstlenip göstermiş insanımızı toplumsal ve çağdaş gelişmelere kavuşturmak için çabalayan her insan benim canım ciğerim, göz nurumdur. Bu yaşıma dek hep onları aradım, onlarla güç birliği yaptım, tasayı da mutluluğu da hep onlarla paylaştım. onların düşünce farklılıklarını, ırk ve kimliklerini, asla sorgulamadım. bu vatana, bu topraklara hepsinin birici sınıf insan ve vatandaşlık bağlarıyla bağlı olduğunu düşünüp savundum. Evet değerli dost bir insan topluluğunun, onurlu bir dünya devleti olabilmesi, emperyalist güçlerin etki alanının dışında kalabilmesi , tüm insanlarının birbirlerini koşulsuz sevip, yaşadıkları coğrafyayı vatan kabul edip malsınmaları, canları pahasına korumaları ile ancak mümkündür.
Maalesef bu güzel ve mutlaka gerçekleşmesi umut edilen düşüncelerimizin dışında çok çelişkili ve üzücü kaos fırtınaları da estirildi cennet vatanımızda. Bunda sıradan hiç bir insanımızı kasıtlı ve amaçlı katkı ve paylarının olduğu kolay – kolay düşünülemez. Çünkü küresel bir sömürü makinesinin çarkları arasında maalesef ülkemiz de dönüp durmaktan kendini kurtaramamıştır. Küresel sömürüye, vahşi kapitalizm hep destek olmuş, toplumları bir sürü gibi gütmüş, boynuna basıp, insanları kul - köle olarak kullanmak için eğitim ve gelişim olanaklarından özellikle, kasıtlı olarak mahrum ve yoksun bırakmıştır. Çünkü eğitimsiz insan korkan, hep bir köşelere saklanmak isteyen, kendisini kullanmak isteyene boyun eğen insandır. Kapitalizm temsilcileri; küresel sömürgenlerin de katkı ve desteği ile; gerçek inancı sahte dincilikle ve bir rant aracı olarak da kullanarak; cesur ve bilinçli çağdaş insanın her toplumda yetişmesini; öne çıkmasını engellemiş, küresel sömürü ve vahşi kapitalizmin egemen bir baskı aracı olarak sürdürülmesini sağlamışlar. Toplumların mücadele etmesi gereken esas derdin bu olması gerekirken, maalesef bizim toplumumuzda dahil olmak üzere birbirlerine düşürülmüş, kardeşlik ve sevgi bağları koparılarak, insanlar birbirlerine kırdırılmışlardır. Her insanın öncelikle, insan hakkını yok sayan bu anlayışa karşı çıkarak dirlik – düzenliği sağlaması, kardeşlik bağlarını, vatan ve yurt sevgisi bilincini bir zorunluluk olarak kabul edip sağlaması gerekir. Hainlerin, demokrasi düşmanlarının, fırsatçıların, faşizm özlemcilerinin, her halukarda olabileceğini de görerek, onlara fırsat vermeden sevgi toplumunu, kendi aralarında güzel ve insani anlayış bağlarını öncelikle bireyler kendi aralarında kurabilmiş olsaydılar, bu gün ülkemizde yaşanmakta olan çok üzücü kaos durumlarının ve olumsuzlukların hiçbirisi yaşanmazdı. En zor, en imkansız şartlarda bile, insan – insan olduğunun, birbirlerini sevmek zorunda olduklarının farkında olmalıdır. “Her şey insanla başlar, her şeyi insan halledip bitirir, sonuca bağlar” kuralını hiçbir insan, hiçbir zaman unutmamalıdır. Sizi sevgilerimle selamlayıp, esenlik ve mutluluk dileklerimle yadediyorum değerli kardeşim sayın H. TATAR… Kemal Polat (NOT: Cevap yazımın henüz tamamlanmamış, şekliyle size gelmiş olması bir araza sonucu iradem dışında gerçekleşti. Doğrusu budur.Bağışlanmam dileklerimle. K.P.)
Çok eşekkür ederim sayın TATAR. ziyaretiiz ve anlamlı yorumunuz güç kattı çalışmamam, onurlandırdı beni. Ben sizi okuyarak takip ediyorum değerli kardeşim. Toplumsal düşünen, insanı seven, hak - hukuk adaleti kollayan, bu topraklarda, bu coğrafyada doğup büyümüş, halkıyla bütünleşerek, bu toprakların gerçek sahipliğini göstermiş, insanımızı toplumsal ve çağdaş gelişmelere kavuşturmak için çabalayan her insan benim canım ciğerim, göz nurumdur. Bu yaşıma dek hep onları aradım, onlarla güçbirliği yaptım, tasayı da mutluluğu da ep onlarla paylaştım. obların düşünce farklılıklarını, ırk ve kimliklerini, asla sorgulamadım. bu vatana, bu topraklara hepsinin birici sınıf insan ve vatandaşlık bağlarıyla bağlı olduğunu düşünüp savundum. Evet değerli dost bir insan topluluğunun, onurlu bir dünya devleti olabilmesi, emperyalist güçlerin etki alanının dışında kalabilmesi de, tüm insanlarının birbirlerini koşulsuz sevip, yaşadıkları coğrafyayı vatan kabul edip malsınmaları, canları pahasına korumaları ile ancak mümkündür.
Maalesef bu güzel ve mutlaka gerçekleşmesi umutedilen düşüncelerimizin dışında çok çelişkili ve üzücü kaos fırtınlarıda estirildi cennet vatanımızda. Bunda sıradan hiç bir insanımızı kasıtlı ve amaçlı katkı ve paylarının olduğunu düşünmekte kolay değildir. Çünkü küresel bir sömürü makinesinin çarkları arasında maalesef ülkemiz de kendini kurtaramamıştır. Küresel sömürüye vahşi kapitalizm hep destek olmuş, toplumları bir sürü örneği gütmüş, boynuna basıp, insanları kul - köle olarak kullanmak için eğitim ve gelişim olanaklarından özellikle, kasıtlı olarak mahrum ve yoksun bırakmıştır. Çünkü eğitimsiz insan korkan, hep bir köşelere saklanmak isteyen, kendisini kullanmak isteyene boyun eğen insandır. Vahşi kapitalizm temsilcileri; küresel sömürgenlerinde katkı ve desteği ile; sahih inancı sahte dincilik olarak da kullanarak; cesur ve bilinnli çağdaş insanın her toplumda yetişmesini; öe çıkmasını
Sen, Abidin sen!..... Bana mutluluğun resmini çizebilir misin? Çizmek istersen al ilk sipariş benden.
Evet Kemal Hocam.Bu güne kadar kimse mutluluğun resmini yapamamış. Nazım Hikmet Abidin Dino'ya bu teklifi yapmış, ve karşılığında yaptığı resmi buraya kopyalamak istedim ama olmadı.
Üzerlerinden yağmur suları damlayan bir evin içinde bütün aile aynı karyolada, köpekleri kedileri ve tavukları da dahil yatıyorlar.Bu resmi yapmış.Mutluluğun resmi olarak.
Bu ortamda bu şartlarda mutlu olmak mümkün mü? Hayır diyorum. Ama yaşamak istiyorsak;Mutluluğu kendi içimizde aramak zorundayız.
Balkonda saksıda yetiştirdiğim güllerden şurup ve reçel yaptım.Bunaldığım zaman oturup şiir yazıyor resim yapıyorum.Bunlar beni mutlu ediyor.Başka çare yok.Hiç olmazsa kafamdaki negatif düşüncelerden uzaklaşıyorum.Tek başıma hiçbir yapamadığım gibi düşündükçe kendi kendimi yiyorum.
Şiirinizin konusu çok güzeldi.İçinde kendimi buldum.Yazan elleriniz dert görmesin efendim. Selam saygılar.
Çok teşekkür ederim Değerli şair ve aydın sanatçı Ülkü Ahıska can dostum. Farkındalığı artırmak için bilinçli olarak paranteze almadan şiirin ilk satırlarındaki NAZIM ın bilinen ünlü sözünü. Ve öylece NAZIM 'ın ağzında devam ettirdim şiirin bütünlüğünü. Tabii sizin gibi değerli bir resim sanatçısı ve usta şair elbette farkedecekti bunu. Yoksa hatalımıydım?
Ne güzel analiz etmiş, bütünlüğünü ve amacını anlamış, anlatmışsınız şiirin. O resmi ben elde edemedim, ama onca şiirimin hiç birisine fon resimler koymadım. Elde etseydim hüzünlü anlatışınızın ve iki dev sanat ve özgürlük savaşçısının güzel bir yansıması olarak koyardım.
Biliyorum değerli dost, "tam bir mutluluk" hiç bir yerde, hiç bir zaman, hiç kimse için elde edilememiştir. Benim anlayışıma göre mutluluk biraz da yetine bilme duygusudur. İnsan elinde olanla yetinebilmeli, hikmet sahibine şükretmelidir; kendisine ihsan edilenlerle. Elbette herşeyin bir sınırı vardır. Hele sınırsız mutluluk hiç yoktur, sınırsızlıkğı aramak da bir mutsuzluktur bence. Milyonlarca insan var doyumsuzluğu mutsuzluk diye anlıyan ve gerçekten mutsuz olan. Mutluyum, en azından siz değerli dostum için söz konusu değildir mutsuzluk. Elde ettikleriyle Yetinmesini bilen sanatı ve duygu boşalmalarıyla rahatlayan balkonunda yetiştirdiği güllerden organik reçel yapan siz değerli dostumun mutluluyğunu aynen paylaşıyoruym.
___________________ Keşke izin vermeseydik düşüncelerimizin çalınmasına, beyinlerimizin afyonlanmasına. İnsan aklıyla enejisi ve cesaretiyle aslında zor başedilebilir bir güçtür. Hele de bu75 milyonluk gelenek ve görenekleri, çığır açan, çağ değiştiren kahramanlık başarıları olan bir toplumsa.
İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, dürüst, vicdanının sesini duyabilen cesur ve gerçek inançlı insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyonlar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir. Ve de insanların akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Ya insanın rolü? onun çaba gösterme, direnme zorunluğu unutulacak, hep gözardımı edilecek? Yok böyle birşey.Herşey insana bağlıdır değerli dostlar... her fiil ve eylem insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. Bu örnekle insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlayıp bilmelidir..
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırkharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi sayğı, esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim ÜLKÜĞ AHISKA Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Değerli şair ve aydın sanatçı Ülkü Ahıska can dostum. Farkındalığı artırmak için bilinçli olarak paranteze almadan şiirin ilk satırlarındaki NAZIM ın bilinen ünlü sözünü. Ve öylece NAZIM 'ın ağzında devam ettirdim şiirin bütünlüğünü. Tabii sizin gibi değerli bir resim sanatçısı ve usta şair elbette farkedecekti bunu. Yoksa hatalımıydım?
Ne güzel analiz etmiş, bütünlüğünü ve amacını anlamış, anlatmışsınız şiirin. O resmi ben elde edemedim, ama onca şiirimin hiç birisine fon resimler koymadım. Elde etseydim hüzünlü anlatışınızın ve iki dev sanat ve özgürlük savaşçısının güzel bir yansıması olarak koyardım.
Biliyorum değerli dost, "tam bir mutluluk" hiç bir yerde, hiç bir zaman, hiç kimse için elde edilememiştir. Benim anlayışıma göre mutluluk biraz da yetine bilme duygusudur. İnsan elinde olanla yetinebilmeli, hikmet sahibine şükretmelidir; kendisine ihsan edilenlerle. Elbette herşeyin bir sınırı vardır. Hele sınırsız mutluluk hiç yoktur, sınırsızlıkğı aramak da bir mutsuzluktur bence. Milyonlarca insan var doyumsuzluğu mutsuzluk diye anlıyan ve gerçekten mutsuz olan. Mutluyum, en azından siz değerli dostum için söz konusu değildir mutsuzluk. Elde ettikleriyle Yetinmesini bilen sanatı ve duygu boşalmalarıyla rahatlayan balkonunda yetiştirdiği güllerden organik reçel yapan siz değerli dostumun mutluluyğunu aynen paylaşıyoruym.
___________________ Keşke izin vermeseydik düşüncelerimizin çalınmasına, beyinlerimizin afyonlanmasına. İnsan aklıyla enejisi ve cesaretiyle aslında zor başedilebilir bir güçtür. Hele de bu75 milyonluk gelenek ve görenekleri, çığır açan, çağ değiştiren kahramanlık başarıları olan bir toplumsa.
İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, dürüst, vicdanının sesini duyabilen cesur ve gerçek inançlı insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyonlar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir. Ve de insanların akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Ya insanın rolü? onun çaba gösterme, direnme zorunluğu unutulacak, hep gözardımı edilecek? Yok böyle birşey.Herşey insana bağlıdır değerli dostlar... her fiil ve eylem insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. Bu örnekle insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlayıp bilmelidir..
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırkharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi sayğı, esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim ÜLKÜĞ AHISKA Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Bekir Akbulut, dost şairim. Onur ve mutluluk duydum sayfamı ziyaretinizden. Esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum değerli şair dostum sizi. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Bekir Akbulut, dost şairim. Onur ve mutluluk duydum sayfamı ziyaretinizden. Esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum değerli şair dostum sizi. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Murat bey kardeşimi. Harikulade anlamlıydı tek satırlık yorumunuz. Bana göre çok kapsamlı bir cevabı hakkediyor. Keşke izin vermeseydik düşüncelerimizin çalınmasına, beyinlerimizin afyonlanmasına. İnsan aklıyla enejisi ve cesaretiyle aslında zor başedilebilir bir güçtür. Hele de bu75 milyonluk gelenek ve görenekleri, çığır açan, çağ değiştiren kahramanlık başarıları olan bir toplumsa.
İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, dürüst, vicdanının sesini duyabilen cesur ve gerçek inançlı insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyonlar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir. Ve de insanların akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Ya insanın rolü? onun çaba gösterme, direnme zorunluğu unutulacak, hep gözardımı edilecek? Yok böyle birşey.Herşey insana bağlıdır değerli dostlar... her fiil ve eylem insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. Bu örnekle insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlayıp bilmelidir..
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırkharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim Murat bey kardeşim Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Murat bey kardeşimi. Harikulade anlamlıydı tek satırlık yorumunuz. Bana göre çok kapsamlı bir cevabı hakkediyor. Keşke izin vermeseydik düşüncelerimizin çalınmasına, beyinlerimizin afyonlanmasına. İnsan aklıyla enejisi ve cesaretiyle aslında zor başedilebilir bir güçtür. Hele de bu75 milyonluk gelenek ve görenekleri, çığır açan, çağ değiştiren kahramanlık başarıları olan bir toplumsa.
İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, dürüst, vicdanının sesini duyabilen cesur ve gerçek inançlı insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyonlar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir. Ve de insanların akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Ya insanın rolü? onun çaba gösterme, direnme zorunluğu unutulacak, hep gözardımı edilecek? Yok böyle birşey.Herşey insana bağlıdır değerli dostlar... her fiil ve eylem insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. Bu örnekle insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlayıp bilmelidir..
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırkharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim Murat bey kardeşim Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Ferhan Erdoğan hanımefendi. Harikulade anlamlıydı tek satırlık yorumunuz. Bana göre çok kapsamlı bir cevabı hakkediyor. Keşke izin vermeseydik düşüncelerimizin çalınmasına, beyinlerimizin afyonlanmasına. İnsan aklıyla enejisi ve cesaretiyle aslında zor başedilebilir bir güçtür. Hele de bu75 milyonluk gelenek ve görenekleri, çığır açan, çağ değiştiren kahramanlık başarıları olan bir toplumsa.
İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, dürüst, vicdanının sesini duyabilen cesur ve gerçek inançlı insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyonlar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir. Ve de insanların akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Ya insanın rolü? onun çaba gösterme, direnme zorunluğu unutulacak, hep gözardımı edilecek? Yok böyle birşey.Herşey insana bağlıdır değerli dostlar... her fiil ve eylem insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. Bu örnekle insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlayıp bilmelidir..
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırkharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi sayğı, esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim Ferhan hanım. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim Ferhan Erdoğan hanımefendi. Harikulade anlamlıydı tek satırlık yorumunuz. Bana göre çok kapsamlı bir cevabı hakkediyor. Keşke izin vermeseydik düşüncelerimizin çalınmasına, beyinlerimizin afyonlanmasına. İnsan aklıyla enejisi ve cesaretiyle aslında zor başedilebilir bir güçtür. Hele de bu75 milyonluk gelenek ve görenekleri, çığır açan, çağ değiştiren kahramanlık başarıları olan bir toplumsa.
İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, dürüst, vicdanının sesini duyabilen cesur ve gerçek inançlı insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyonlar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir. Ve de insanların akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Ya insanın rolü? onun çaba gösterme, direnme zorunluğu unutulacak, hep gözardımı edilecek? Yok böyle birşey.Herşey insana bağlıdır değerli dostlar... her fiil ve eylem insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. Bu örnekle insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlayıp bilmelidir..
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırkharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi sayğı, esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum dost şairim Ferhan hanım. Kemal Polat
Ne yapsak bu insanlara, ne desek Abidin!.... Hep pohpohladılar bizi, “hoylusunuz – boylusunuz” dediler!.... Ama onlar gelişmek için üzerlerine düşeni yapmadılar Marabalık, ırgatlık sanki onların kaderleriymiş Kulakları hep vahşi kapitalizmin zil sesindeydi, Senin açlığın, benim çığlıklarım duyumlarının ötesindeydi. Evet, hürriyet ve bağımsızlıkları için çaba göstermeyen ve emek harcamayanlar çabayı ve kurtuluşu başlarından bekleyenler ancak yeni efendiler kazanır veya eski efendilerinin verdiğine razı olurlar.Emek, gayret ve arzunun yanında dua etmelidir. Yoksa Yakarak kurtarıcıları beklemek kimseyi ne hürriyetine nede varlığa ulaştırmaz.Her zaman uyuyan oslan olana kadar yürüyen tilki olmayı yeğlemelidir.Ne yazık ki ekmek elden su gölden uyuyan aslan rolünde bir millet...Ucuz kurtuluş yollarını çare gören öngürüsüz, bilinçsiz ve mefahirlerini kaybetmiş bir millet.Uyandırmalı sanat ehli ama ölüm uykusunda mı ne bir türlü uyanmıyan bütün top atışlarına rağmen.Evet Muhterem şair Ağabeyim milletin şu sıralar birşey duyacağı yok ama çağırmaya devam... Ne dersiniz. Devam edelim mi? Selam ve hürmetlerimi sunuyor ellerinizden hürmetle öpüyorum yüreği kavi, gönlü güzel ağabeyim.
Çok teşekkür edrim, değerli kardeşim Mustafa bey. Nekadar önemli ve uyaran mesajlarla dolu anlamlı bir yorum yazmıuşsınız bu şiirime de. İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, sizin gibi laik ve sahih inançlı dürüst, vicdanının sesini duyabilen insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyolar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir ve insanların da akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Herşey insana bağlıdır değerli mümin dostum Mustafa bey. Her şey insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. O zaman insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlamalıdır.
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi sevgilerle, esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum Mustafa bey. Kemal Polat
Çok teşekkür edrim, değerli kardeşim Mustafa bey. Nekadar önemli ve uyaran mesajlarla dolu anlamlı bir yorum yazmıuşsınız bu şiirime de. İşte bu toplumun en fazla yokluğunu çektiği, sizin gibi laik ve sahih inançlı dürüst, vicdanının sesini duyabilen insanlarımızın azlığından geliyor başımıza, ne geliyorsa.
Vicdanının sesini duyabilen insan, her an kolay ulaşır yaratanına. O yaratan ki, her şeyin mutlak sahibi, ortaksız sonsuz yaratıcı gücün insanlarına ilk emri "İKRA" oku olmuş. Okuyarak, yazarak, bilmediklerini dinleyerek öğrenecek, gelişecek ve de gerçeği anlayacaktır insan.
Allahın insanlara cömertçe lütfettiği bu nimetler özellikle, maksatlı olarak esirgenmektedir, insanımızdan. İnsanları kendilerine kul köle yapmak için, İstedikleri zaman, istedikleri kirli işlerinde, piyolar gibi, militanlar olarak kullanmak için, eğitim nimetlerinden özellikle mahrum bırakmışlar. Bu insafsız uygulamalarla, çağdaş insan gelişimi ve erişkinliğini, temiz ve dürüst inanca yönelim çabalarını şu günlerde en yoğun biçimde engellenmeye çalşıyorlar. Ne için? Rant, ticaret ve tüm emperyalist sindirme metodlarını eğemen kılmak için. Uyanmaya, gerçeğe yönelmeyi önlemek için. Temiz ve halis din inancını, dincilik yöntemiyle etkisiz kılarak insanları gadar ve inançsız, acımasız yapmak için. Bu zalimce yöntemleri yüce yaratan görüyor elbette.Onun tecellisinin zamanını yalnızca hikmet sahibi bilir ve insanların da akdif, dinamik olmalarını ister elbet. İnsanların kurtuluş ve direniş çabalarında aciz ve mustar kalmaları durumunda, emperyalist amaçlı zulümedenlere, gereken cezayı verir mutlaka. Herşey insana bağlıdır değerli mümin dostum Mustafa bey. Her şey insanla, insan aklıyla başlar, onun olumlu yada olumsuz çabasıyla sona erer. İnsan, karnı acıktığında ağlıyarak talebini, bebe direncinde de olsa bildiren bebeleri kendine örnek almalıdır. O zaman insan çok daha büyük direnç eğlemleri yapmak durumunda ve zorunda olduğunu anlamalıdır.
Bu günün insanı bu direnci göstermiyor, herkes yapmak zorunda olduğunu bir başkasının yapmasını bekliyor. Bu suretle Dini rant aracı olarak kullanan kırharami kılıklı, firavun düşünceli, şirk girdabında yüzenlere gün doğmuş oluyor. Sizi sevgilerle, esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum Mustafa bey. Kemal Polat
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.