ağır aksak gittiğinde zaman
duymaz adam baktığını
ses ölür hissiz



görmek aşkın dilidir
uzanıp çocukluğun elinden tutarak
dalınan gözlerde derin uzun



gördükçe yenilenir her şey
unutmayı kim bilmemiş ki
geçtikçe içinden
geçildikçe içimden
özgür sevişler ihbarlı mayından başka
sınırları çizen tel örgü değilse ne ?



en çok yırtılan yerine başka kan
dizlerinden kırık doğar ayaklar
ürküntü susmazsa eğer
aşk ayağına doğmaktır görmek bu yüzden
bu yüzden çocukluğun sesi en derinde işte
geçerken görmeler içinden…



gördüm örülenleri aşkla hayata
nasıl giyinildiğini
nasıl körlüğe esaret bilinç çıkmazını



görmek içeri gel
görmek dışına kapat gözlerini
dağ yürütmeden göz kapaklarında
deniz içirerek sevmeye



çek omzumdan elini
zindan gözlerin müebbet yanıyla gör
aşka ayaklanan çocukluk uyansın
bir ömür çakımı alazla
harlansın sonra ömründen ömrüme
ateş pahası satılmaz
alınmaz kazılı kütük irticası








bilirsin






affedeceğin sevmek değil benimkisi
geçmedikçe görmelerden
durur gibi öylece sevemezdim seni…..











Şükran AY